Rıha’nın
(Urfa) Pirsus (Suruç) ilçesinde, 1 Eylül dünya barış gününde, kendisine
uzanan mikrofona şapkasını sallaya sallaya şöyle konuşmuştu amcanın
biri: “Yıllardır, yüzyıllardır yeter artık bu kan dursun dursun dursun.
Yaşım 52-53, tek bir saniyem boş geçmedi, geçmiyor, geçmeyecek. Yeter
artık Allah’tan korkun yav. Sizi yimmeyiz yimmeyiz. Biz de milletiz,
dünya halkı ne kadar bir milletse, biz de o kadar bir milletiz arkadaş.
Biz
Kürd’üz, dilimiz Kürt, anamız Kürt, babamız Kürt niyeee bizi
bitiriyorsunuz. Nereye kadar bizi bitireceksiniz. Bitmeyiz bitmeyiz. İlk
ve son olarak konuşuyorum. Kellem de bu yoldadır, isterse beni kelle
edin. http://www.youtube.com/ watch?v=T7MBtN1HUEo”
Amca, çok basit şekilde şunları söylüyor: Arkadaş
siz kendi dilinizde eğitim görüyorsunuz, ana dilinizde rüya görüp, ana
dilinizle yemek yiyorsunuz. Özgürce kültürünü yaşıyorsunuz bizim neyimiz
eksik sizden, biz niye kendi kültürümüzü yaşamayalım. Yüz yıl oldu.
Kanla beslemeye doymadınız mı?
Her
gün televizyonlara çıkıp sosyolojik tespit yapan analistlerin, artık
kard kürd diyemeseler de laf kalabalığı yapan kafatasçıların, akil
adamların, danışmanların, işe, kafa yoruyormuş gibi görünenlerin,
“ortadoğu strateji uzmanlarının” bir an önce tek bir günü bile boş
geçmeyen amcanın küçük söyleşisini izlemeleri, dinlemeleri gerekir. Bu
alanda çalışan herkese, ders olarak okutulmalı amcanın söyledikleri. Zihinlerinde
köklü değişimler yaratacağından değil, Kürt’lerin zinhar boyun
eğmeyeceklerini bir kez daha idrak etsinler diye izlemeliler.
Cidden
yüz yıllar oldu. Gidin, Zilan deresine bakın. Ararat dağının eteklerine
koyulun, Dersim’deki mağaralara gezintiye çıkın. Orada bir zamanlar
yaşayan, dünya ne kadar bir milletse, o kadar millet olan insanların
kellelerini görün. Arkeologların işi sadece toprağı kazıp altından
nesneleri çıkarmak değilse, onlar söylesin size zalimce kıyıma uğratılan
bu halkın bitmeyeceğini. Müzisyenler, “benim görevim yalnız şarkı
söylemektir” demiyor iseler, onlar da söyleyebilirler dillerindeki
türkülerin ne anlama geldiğini, hangi tarihlerden kalma olduğunu, sözler
de ismi geçenlerin şimdi nerelerde gömülü olduğunu, meşe sopalarıyla
öldürüldüklerini.
Gel
gör ki, daha toprakta çıkarılmayı bekleyen o kadar insanımız varken,
dünyalar güzeli Ceylan Önkol’u doğuran Lice’de yine katledildi
Ceylan’larımız. Artık albümlerimize sığmıyor, çocuklarımızın
fotoğrafları. Duvarlarımız da boş yer kalmadı. “Yeter artık, bu kan
dursun dursun”.
Neyse, uzun uzadıya konuşmaya ne hacet, amca özetlemiş durumu zaten, anlaşılan o ki “barış” uzak ihtimal.
Biz, iyisi mi bu yazıyı yazan, yazdıran, halkının diline tercüman olan
Pirsus’lu amcanın sözlerini tekrar edelim hep birlikte. Dost düşman
belli olsun.
“Biz
Kürd’üz, dilimiz Kürt, anamız Kürt, babamız Kürt niye bizi
bitiriyorsunuz. Nereye kadar bizi bitireceksiniz”. Bitmedik, bitmiyoruz,
bitmeyeceğiz.
“Biz de insanız, sizi yimmeyiz yimmeyiz”…