Sunday, June 30, 2013

Onur Buluşması’nda on binlerce çapulcu AKP’ye meydan okudu

Onur Buluşması, on binlerce Ankaralı çapulcuyu bir araya getirdi. Halk, direniş sürecinde ve 20 yıl önce Sivas’ta katledilenleri unutmadı, katilin aynı iktidar olduğunun altını çizdi. Haziran Direnişi’nin özneleri, AKP faşizmine bir kez daha güçlü bir biçimde meydan okudu
onurbulusmasi1
Gezi Parkı’nda başlayan ve kısa sürede tüm Türkiye’ye yayılan Haziran Direnişi’nde bir aydan bu yana AKP faşizmine direnen, sokakları meydanları zapt eden, haklarına, özgürlüklerine ve onuruna sahip çıkan Ankaralı çapulcular Onur Buluşması’nda bir araya geldi. On binlerce kişi, Ankara Halk Dayanışması’nın çağrısıyla Mamak Eski Kömür Deposu’ndaki etkinliğinde direnişi sürdürme, büyütme ve AKP faşizmini mezara gömme sözü verdi.
Direniş ve dayanışma buluşma alanında
Öğle saatlerinden itibaren aşırı sıcağa karşın hazırlıklarına başlanan etkinlikte buluşma alanı “Tek yol sokak, tek yol direniş”, “Karanlığa meydan okuyoruz”, “Halkevleri Yaz Okulu Başlıyor”, “Çarşı Ankara” pankartları ile Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş’ın resimleri ve Sivas Katliamı’nda yitirilenlerin resimleri asıldı.
Yemek ve içecek çadırlarında gönüllü görevliler yer aldı. Direnişteki dayanışma, buluşma alanının farklı noktalarına kurulan Dayanışma Kutuları’na da yansıdı. Çok sayıda kişi Mamak Feyzullah Çınar Parkı’na kurulacak Ethem Sarısülük Kütüphanesi ve tutuklu çapulcular için bağışta bulundu.
AKP’ye seferber edilen otobüsler, Onur Buluşması için azaltıldı
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de halk düşmanı uygulamalarına bir yenisini ekledi. AKP mitingleri için, cemaatlerin salon etkinlikleri için, Tayyip Erdoğan’ı karşılamak için, Kızılay’da halka saldıracak polisleri taşımak için belediyeye bağlı otobüsleri seferber eden Gökçek, Onur Buluşması’na katılımı azaltmak için bölgeye gelen Ege Mahallesi otobüslerinin seferlerini azalttı. Seferlerin azaltılması nedeniyle çok sayıda kişi Abidinpaşa’dan, Tuzluçayır’dan yürüyerek alana ulaştı.
Sanatçılar direnişi selamladı
Etkinliğin sunuculuğunu gazeteci Tayfun Talipoğlu yaptı. Mikrofonu sık sık eline alan, hem konuşmalarıyla hem de şiirleriyle kitleyi coşturan Talipoğlu, Cem Karaca’dan Islak Islak parçasını da okudu.
Onur Buluşması’nda sırasıyla Dertli Divani, Ali Mahsuni Şerif, İlker Çakmak, Mustafa Özarslan ve Grup Çığ ile Sabahat Akkiraz sahne aldı. Halkın sanatçıları türküleriyle on binleri coşturmakla kalmadı, yaptıkları konuşmalarla Haziran Direnişi’ni selamladı. Özarslan ve Akkiraz’ın sahne almasıyla alandaki coşku doruk noktasına çıktı.
Çarşı Ankara grubu da pankartlarıyla ve meşaleleriyle alandaki yerlerini aldı. Çarşı temsilcileri, sokaklarda ve statlarda faşizme, gericiliğe, baskılara karşı direnmeye ve halkın yanında olmaya devam edeceklerini haykırdı. Etkinliğin sona ermesinin ardından Çarşı Ankara’nın hazırladığı bir video gösterimi de yapıldı.
Küçük çapulcular: ‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’
Halkevleri Çocuk Korosu “Güzel Günler Göreceğiz”, “Güzel Çocuk” ve “Çapulcu Musun Vay Vay” şarkılarını söylerken tüm çapulcuları kendilerine hayran bıraktı. “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganıyla kürsüye çıkan çocuklar sahneyi “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı ve zafer işaretleriyle terk etti.
‘Cennetlerini başlarına yıkmanın zamanı gelmiştir’
Onur Buluşması’nda Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı Samut Karabulut da bir konuşma gerçekleştirdi. Halkın haklarını, özgürlüklerini elinden almaya çalışan, yaşamın tüm alanlarına saldıran ve kendisinden olmayana düşmanca yaklaşan AKP’ye karşı büyük bir Onur İsyanı’nın yaşandığını belirten Karabulut, iktidarı sallanan AKP’nin devrilmesi, faşizmin mezara gömülmesi için direnişin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. Karabulut, direnişçileri gerçek mermilerle öldüren, onlarcasını yaralayan ve sakat bırakan polis şiddetinin sorumlusunun da doğrudan AKP iktidarı olduğunu dile getirdi.
AKP’nin, kapitalistlerin, para babalarının, cemaat ve tarikatların cennetinin halk için cehennem anlamına geldiğinin altını çizen Karabulut sözlerini şöyle sürdürdü: “Onların cenneti işçiler için iş kazasıdır, ölümdür, taşeronluktur. Onların cenneti Kürtler için Roboski’dir, Lice’dir. Onların cenneti Aleviler için Sivas’ta cayır cayır yakılmaktır. Cennetlerini başlarına yıkmanın zamanı gelmiştir”.
Karabulut konuşmasında direnen tüm kesimlerin mücadelelerini örgütlü olarak yürütmelerinin önemine de işaret etti. “Özgür birey, örgütlü bireydir. Özgür toplum, örgütlü toplumdur” diyen Halkevleri Genel Başkan Yardımcısı, herkesi işyerlerinde sendikalara ve odalara, lise ve üniversitelerde gençlik örgütlerine, mahallelerinde Halkevleri’ne üye olmaya davet etti.
Sloganlar Mamak sokaklarında da yankılandı
Onur Buluşması’nın sonlanmasının ardından binlerce kişi Nato Yolu’na çıkarak trafiğe kapattı ve Tuzluçayır Meydanı’nda yürüdü. Yürüyüşe onlarca araçlık konvoy da kornalarla destek verdi. Etkinlikten çıkan çok sayıda insan da Mamak sokaklarında ve caddelerinde sloganlarla ilerledi.
Sendika.Org/ Ankara

Wednesday, June 26, 2013

The Whipping Scars On The Back of The Fugitive Slave Named Gordon

Runaway Slave Gordon.

From the Smithsonian Photography Initiative, "Photography changes the way we record and respond to social issues," by Frank H. Goodyear, III, assistant curator of photographs at the National Portrait Gallery, suggests how mass produced and widely distributed images helped the abolitionist movement.

During the Civil War, photography heroicized the leading politicians and military officers, memorialized sites where the war was waged, and—remarkable for the time—revealed how violent and deadly the battles between Union and Confederate forces actually were. It also played an influential role in broadening the national debate about slavery. As this famous photograph suggests, photography was capable of communicating powerful ideas about the so-called “peculiar institution”—ideas that ultimately undermined the prevailing notion that slavery was a benign tradition.


Gordon As He Entered Our Lines


The photograph pictures the runaway slave Gordon exposing his scourged back to the camera of two itinerant photographers, William D. McPherson and his partner, Mr. Oliver. Gordon had received a severe whipping for undisclosed reasons in the fall of 1862. This beating left him with horrible welts on much of the surface of his back. While the plantation owner discharged the overseer who had carried out this vicious attack, for the next two months as Gordon recuperated in bed, he decided to escape.


In March 1863 he fled his home, heading east towards the Mississippi River. Upon learning of his flight, his master recruited several neighbors and together they chased after him with a pack of bloodhounds. Gordon had anticipated that he would be pursued and carried with him onions from the plantation, which he rubbed on his body to throw the dogs off-scent. Such resourcefulness worked, and Gordon—his clothes torn and his body covered with mud and dirt—reached the safety of Union soldiers stationed at Baton Rouge ten days later. He had traveled approximately eighty miles.


Runaway Slave Gordon under medical inspection.


While at this encampment Gordon decided to enlist in the Union Army. As President Lincoln had granted African Americans the opportunity to serve in segregated units only months earlier, Gordon was at the front of a movement that would ultimately involve nearly 200,000 African Americans. It was during his medical examination prior to being mustered into the army that military doctors discovered the extensive scars on his back. McPherson and Oliver were then in the camp, and Gordon was asked to pose for a picture that would reveal the harsh treatment he had recently received.


The photographic team mass-produced and sold copies of Gordon’s portrait in the small and popular format of the time, known as the carte-de-visite. The image provoked an immediate response as copies circulated quickly and widely. Samuel K. Towle, a surgeon with the 30th Regiment of the Massachusetts Volunteers working in Baton Rouge, sent a copy of the photograph to the Surgeon-General of the State of Massachusetts. In his accompanying letter he wrote: “Few sensation writers ever depicted worse punishments than this man must have received, though nothing in his appearance indicates any unusual viciousness—but on the contrary, he seems INTELLIGENT AND WELL-BEHAVED.” Within months commercial photographers in Philadelphia, New York, Boston, and London were issuing this image on their own studio mounts. This particular copy was made by the famous New York portrait photographer Mathew Brady.


Gordon the Runaway Slave
Harper's Weekly, July 4, 1863

Recognized as a searing indictment of slavery, Gordon’s portrait was presented as the latest evidence in the abolitionist campaign. An unidentified writer for the New York Independent wrote: “This Card Photograph should be multiplied by 100,000, and scattered over the States. It tells the story in a way that even Mrs. [Harriet Beecher] Stowe [author of the 1852 book, Uncle Tom’s Cabin] can not approach, because it tells the story to the eye.” Abolitionist leaders such as William Lloyd Garrison referred to it repeatedly in their work.

On July 4, 1863 Harper’s Weekly reproduced the image as a wood engraving with the article, “A Typical Negro.” Two other portraits of Gordon—one “as he entered our lines,” and the other “in his uniform as a U.S. soldier”—were also included. Together these three images and the accompanying article about his harrowing journey and the brutality of Southern slaveholders transformed Gordon into a symbol of the courage and patriotism of African Americans. His example also inspired many free blacks in the North to enlist.

Gordon in his uniform as a U.S. Soldier.

Records of Gordon’s military service during the Civil War are incomplete. Harper’s Weekly reported that he served as a Union guide in Louisiana, and that during one expedition he was taken captive by Confederate forces, beaten, and left for dead. Yet, he supposedly survived and returned to Union lines. The Liberator reported that he served as a sergeant in an African American regiment that fought bravely at the siege of Port Hudson, an important Confederate stronghold on the Mississippi River twenty miles north of Baton Rouge. This battle on May 27, 1863 marked the first time that African American soldiers played a leading role in an assault on a major Confederate position. Their heroism was widely noted and helped convince many skeptics to accept the enlistment of African Americans into the U.S. Army. There are no further records indicating what became of Gordon. Yet, this famous image of him lives on as a searing testament of slavery’s brutality and the fortitude displayed by so many African Americans during this period. (source: Smithsonian Photography Initiative)

Monday, June 24, 2013

Polisin gazı temizlik işçisini öldürdü

Ankara’da dün gece Kızılay’da yaşanan gazlı-TOMA'lı polis saldırısı bölgede bulunan bir dersanede temizlik görevlisi olarak çalışan İrfan Tuna’nın ölümüne yol açtı. Gaza bağlı kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdiği öğrenilen İrfan Tuna, bugün Sincan Mezarlığı’nda toprağa verildi.
  • Greve çıkan kamu emekçilerinin Kızılay’daki eylemine akşam saatlerinde müdahale eden polis, saldırısını beş saate yakın, Kızılay ve civarındaki tüm caddelerde sürdürdü. Halkın da yoğun direniş gösterdiği olaylar sırasında polis Sakarya Caddesi ve Tuna Caddesi’nin bulunduğu tüm sokak ve caddelerde yoğun gaz bombası ve tazyikli su saldırısını devam ettirdi.
    Buna maruz kalanlardan biri de bölgedeki bir dersanede bir aydır gece çalışan temizlik işçisi İrfan Tuna oldu.
    47 yaşındaki Tuna, son bir haftadır sürekli biber gazına maruz kalıyordu. Yakınlarının ve dersane çalışanlarının anlatımına göre Tuna dün akşam gaz bombalı saldırının ardından yanındaki arkadaşına rahatsız olduğunu söyledi.
    Rahatsızlığı artınca arkadaşı ile çıkıp, temiz havalı bir yere gitmek isteyen Tuna ve arkadaşı dışarıda polisin yine gaz bombası ve tazyikli su saldırısıyla karşılaşınca dersaneye geri döndü. Dersaneye kalbini tutarak giren Tuna, bir sandaleyeye oturarak “iyi değilim” dedi. Rahatsızlığının artması üzerine arkadaşları ambulans çağırdı. Polisin yolları kapatması ve saldırıları nedeniyle ambulansın 25 dakikada ancak geldiğini belirten arkadaşları, Tuna’nın hastaneye kaldırıldığını ancak kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyledi.
    Savcılık da “maruz kaldığı gazın kalp krizini tetiklediği” iddiasının araştırılması için otopsi istedi. Savcılık soruşturma başlattı. Tuna’nın cenazesi bugün Sincan’da ailesi, yakınları ve çalışma arkadaşlarının katıldığı törenin ardından toprağa verildi.
    Olayla ilgili İnsan Hakları Derneği devreye girdi. İHD Genel Sekreteri İsmail Boyraz da savcılığın gazdan şüphelendiği için Adli Tıp’a gönderdiğini söyledi. “Adli Tıp raporunun nasıl çıkacağını bilemiyoruz ama gaza maruz kaldığı için ölümün yaşandığını düşünüyoruz” diyen Boyraz, olayın takipçisi olacaklarını söyledi.
     http://www.evrensel.net/news.php?id=58736

Sunday, June 23, 2013

Sağlık Örgütlerinden 'Biber Gazından 2 Kişi Öldü' İddiası

Sağlık Örgütlerinden 'Biber Gazından 2 Kişi Öldü' İddiası
20.06.2013 Perşembe 17:18
Taksim Gezi Parkı eylemleri olmak üzere birçok olayda kullanılan biber gazı ve polis şiddetiyle ilgili sağlık örgütleri tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, "İstatistiklerde yer almayan 2 vatandaşımızın da biber gazı etkilenimi sonucu öldüğünden ciddi olarak kuşkulanılmaktadır."
Ankara’da Kızılay’da bir dershanede işçi olarak çalışan 47 yaşındaki İrfan Tuna ve Avcılar’da 50 yaşındaki Zeynep Eryaşar’ın otopsi sonuçları ve incelemelerinde biber gazının maruzuyetine ilişkin bulguların ortaya çıkacağını düşünmekteyiz.

Televizyonlardaki görüntüleri izlediğimiz zaman, bizzat yaşadığımız olaylara baktığımız zaman, biber gazı gösteri kontrol ajanı olarak kullanılmamıştır. Kimyasal silah olarak kullanılmıştır.

Sağlık örgütleri, insan sağlığını tehdit eden göz yaşartıcı kimyasalların kullanımının yasaklanmasını, dört vatandaşın ölümüne binlerce insanın yaralanmasına neden olan sorumluların belirlenerek cezalandırılmaları talep ettiler.

Türk Toraks Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiatri Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Türk Farmakoloji Derneği, biber gazı ile ilgili olarak Taksim Point Otel'de basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya, Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Karaalp, Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Prof. Dr. Selma Karabey, İstanbul Barosu Eski Başkanı Avukat Turgut Kazan’ın yanı sıra yerli ve yabancı basın mensupları katıldı .

"İKİ VATANDAŞIN BİBER GAZI ETKİLENİMİ SONUCU ÖLDÜĞÜNDEN KUŞKULANILMAKTADIR"

Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, dernekleri tarafından 2011 yılında yayınlanan kitapçıkta biber gazının ölümcül etkilerinden bahsedildiğini belirterek, “Türkiye’de meydana gelen ölümler söylenmiştir. Bugüne kadar biber gazının öldürücü olmadığı ifade edilse de Türkiye’de hepimizin bildiği gibi Hopa’da öldürülen öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümünün biber gazıyla ilgili olduğu Adli Tıp Kurumu raporları tarafından da teyit edilmiştir.

Musa Dağ, Mehmet Uytun, Hacı Zengin, Kazım Şeker, Çayan Birben bugüne kadar biber gazı maruzuyeti sonucu ölen vatandaşlarımızdır. Son gezi olayları nedeniyle aslında istatistiklerde yer almayan 2 vatandaşımızın da biber gazı etkilenimi sonucu öldüğünden ciddi olarak kuşkulanılmaktadır.

Ankara’da Kızılay’da bir dershanede işçi olarak çalışan 47 yaşındaki İrfan Tuna ve Avcılar’da 50 yaşındaki Zeynep Eryaşar’ın otopsi sonuçları ve incelemelerinde biber gazının maruzuyetine ilişkin bulguların ortaya çıkacağını düşünmekteyiz. Ankara’daki olayla ilgili şöyle bilgileri verebilirim.

47 yaşında dershanede çalışan bir işçi. Çalıştığı dershane Kızılay’ın göbeğinde özellikle olayların olduğu yerin ortasında. Üç gün boyunca aslında işe gidip gelirken, hep geliş saatlerinde göstericilere yönelik olarak sıkılan gazdan etkilendiği belirtiliyor.

Son gelişinde de bir gösterinin arasında kalıyor. Çok yoğun gaza maruz kalıyor. Gaza maruz kaldıktan sonra iş yerine gelip göğsünün sıkıştığını biraz nefes alıp vermekte problem olduğunu düşünüyor. Daha sonra arkadaşları yerde yatarken görüyorlar.

Hastaneye götürüldüğünde öldüğü anlaşılıyor. Yapılan otopsisinde özellikle aile bu konuda endişesi olduğu için inceleme yapılmasını talep etmişti. Örnekler alındı, onların sonuçlarını bekliyoruz. “dedi.

"BİBER GAZI KİMYASAL SİLAH OLARAK KULLANILMIŞTIR"

Ankara’daki olayla ilgili daha fazla ayrıntıya sahip olduklarını ifade eden Biçer, “İstanbul’daki olayla ilgili olarak da 50 yaşındaki bir ev kadınının gösteriye katıldıktan sonra gaza maruz kaldığı ve eve geldikten sonra kalp krizi sonucu öldüğü belirtiliyor.

Yine aynı şekilde onda da ailesi gazın etkisi olabileceğini düşünerek bir değerlendirme yapılmasını istedi. Uzmanlık derneğimize bu konuda yapılan başvuru sonrasında biz daha kapsamlı olarak konu hakkında bilgi verebiliriz. Türkiye’de televizyonlardaki görüntüleri izlediğimiz zaman, bizzat yaşadığımız olaylara baktığımız zaman, biber gazı gösteri kontrol ajanı olarak kullanılmamıştır.

Kimyasal silah olarak kullanılmıştır. Bu konuda gerekli suç duyurusu uzmanlık derneğimiz tarafından da, Türk Tabipler Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile birlikte yapılacaktır. Hukuksal süreç derneğimiz tarafından da takip edilecektir" dedi.

"YÜKSEK DOZ GAZ KALICI AKCİĞER HASTALIKLARINA NEDEN OLABİLİR"

Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Gezi Parkı olaylarında kullanılan biber gazlarının akciğer sağlığını doğrudan etkilediği belirterek, “Deneysel olarak yapılan çalışmalarda solunum hasarı yaptığı tespit edilen bu gazların yüksek dozda kullanıldığı takdirde uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve kalıcı akciğer hastalıklarına neden olduğu düşünülmüştür.

Bunun için biber gazına maruz kalan vatandaşlarımıza Türk Toraks Derneği değişik illerde solunum fonksiyon testleri yapmaktadır. Pilot bölgelerde yayılan bu çalışmalarda ilk elimize ulaşan bilgilere göre biber gazına maruz kalan kişilerin yüzde 52'si kadın ve bunların ortalama yaşları 30'dur. Bunların yüzde 48'i üniversite mezunu, yüzde 21'i üniversite öğrencisi yüzde 41'i beş metre yakınlıktan biber gazına maruz kalırken, yüzde 21'i kapalı alanlarda maruz kalmış.

Yapılan testler sırasında yüzde 78'inde öksürük, yüzde 74'ünde göğüs ağrısı yüzde 50'sinde balgamlı öksürük olduğunu tespit ettik. Yüzde 3'ü kanlı balgam çıkarıyorken, bunların solunum testleri düşük bulundu. Bu kişilerin yüzde 96'sı herhangi bir sağlık kurumuna başvurmamayı tercih ederken, bunlar uzun süreli takip edilecek. Ve kalıcı solunum sistemi etkileri değerlendirilecektir" dedi.

"DOĞACAK ÇOCUKLARI ETKİLEME POTANSİYELİNE SAHİPTİR"

Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atila Karaalp, olaylarda kullanılan gazların içinde göz yaşartıcı etkileri olan maddelerin yanı sıra yanmayı sağlayan itici etki yapan bu maddelerin çözülmelerini buharlaşmalarını sağlayan onlarca başka madde bulunduğunu belirterek, “Bu diğer maddeler kronik süreçte etkilenen kişiyi veya ondan olacak ya da doğacak çocukları etkileme potansiyeline sahiptir.

Bu uzun dönem etkileri görmek üzere hayvanlarda yapılmış az sayıda araştırmada aşağıdaki sonuçlar ortaya konmuştur: Göz gelişim bozuklukları , gelişim geriliği yetişkinlikte depresyon yarık dudak ve yarık damak bunlar etkilenen kişinin çocuğunda görülebilecek etkilerdir, direk etkilenen kişilerde ise mutojenik ve kanserojik etkiler, DNA hasarı, DNA'da mutasyon ve bunun sonrasında olası kanserojen etkiler.

Gösteri alanlarında görev yapan, muhabir, kameraman, bölgede çalışan kişiler ve özellikle polis memurlarının bu maddelere uzun süre maruz kalmaları sebebiyle yukarıda sözü edilen etkilere diğer bireylere oranla daha fazla etkilenmeleridir “ dedi.

"BİR MİLYON İNSAN TRAVMAYA MARUZ KALDI"

Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin, yaşanan olaylarda yoğun bir şekilde gaz bombasına maruz kalmanın Birleşmiş Milletlerin (BM) tanımladığı anlamıyla işkenceye uyduğunu ifade ederek, “Yapılan bu eylemler geniş bir topluluğa topluca işkence yapmak anlamına gelmektedir. Bütün bu olaylarda bir milyon insanın çeşitli şekillerde travmaya maruz kaldığını söyleyebiliriz.

Bu tür olaylara maruz kalan insanların 3’te 1'inde daha sonra bazı problemler ortaya çıkar. 300 bin insanda ruhsal bir sorun ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bunların yüzde 60'ından fazlası bir yıl içinde iyileşecek, yüzde 20' sin de bu ruhsal belirtiler kalıcı olarak devam edecektir. “ dedi.

"GÖZLEMLEDİĞİMİZ BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ"

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, basın mensuplarına 17 Haziran itibariyle göstericilerin sağlık durumunu ile ilgili bilgiler verdi. Öztürk, “ Biri polis 3 gösterici olmak üzere 4 yurttaşımız hayatını kaybetti.

Gazdan etkilenerek hayatını kaybetmiş insanların olma ihtimali var. Bunlar kanıtlanamadığı için biz var olanı söylüyoruz. 59 vatandaşımız ağır şekilde yaralanırken, bunlarda 6'sının hayati tehlikesi devam ediyor. 100'ün üzerinde vatandaşımız kafa travması geçirdi.

Bizim ulaşabildiğimiz bilgilere göre 11 yurttaşımız gözünü kaybetti. 1 vatandaşın dalağı alındı. 7 bin 822 vatandaşımızın yaralandığı yönündedir. Bu bizim gözlemlediğimiz kadarıyla buz dağının görünen yüzüdür" dedi.

"BÜYÜK BİR HEKİMLİK VE İNSANLIK DERSİ VERDİLER"

Olaylar sırasında gerek meslek örgütü çağrısıyla gerekse de çağrı olmadan binlerce hekim şiddete uğrayan, yaralananların yardımına koştuğunu söyleyen Öztürk, “Bu nedenle bütün meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bizim dışımızda tıp fakültesi öğrencileri de bunu yaptılar. Büyük bir hekimlik ve insanlık dersi verdiler. Siyasi iktidarın bu dersi anlayacağını düşünmüyorduk ancak bize soruşturma açacaklarını da düşünmüyorduk.

Sağlık Bakanlığı revirlerde görevli olan hekimlerin listesini bizden istiyor. Bakanlığın kendisinin vermesi gereken hizmeti biz verdik, bunun karşısında soruşturma açılmış olsa bile isimleri verecek değiliz. 17 Haziran'da çeşitli meslek örgütleriyle birlikte yapmış olduğumuz gösterilerle ilgili sayın başbakan ‘Siz nasıl iş bırakırsınız, sizin insan sevginiz nerede’ dedi. İş bırakma konusunda uluslararası ve ulusal hukuka göre defalarca yargılanıp beraat ettik. İnsan sevgimiz nedeniyle Taksim'de, Gezi Parkı'nda Kızılay'da Güven Park'ta İzmir Kordon'da hizmet verdik" dedi.

"GÖZYAŞARTICI KİMYASALLARIN TOPLUM ÜZERİNDE KULLANILMASI YASAKLANMALI"

Öte yandan toplantı sırasında basın mensuplarına "Toplumsal olaylarda kullanılan şiddet ve biber gazı durdurulmalıdır" başlıklı ortak basın bildirisi dağıtıldı. Bildiride, “Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve dernekler; İnsan sağlığını tehdit eden gözyaşartıcı kimyasalların toplum üzerinde kullanılmasının yasaklanmasını, yasaları ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak, toplumun beden ve ruh sağlığını bozan, en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve ölmesine neden olan sorumluların belirlenerek hukuki yaptırımların gerçekleştirilmesini, talep ediyor.

Halk sağlığını koruma görevimizi, halkımız ve uluslararası sağlık camiasında farkındalık yaratarak, yasa ve sözleşmelerin uygulanması için mücadale ederek, zarar görenlerin haklarını koruyarak, sağlık hakkını kullanmalarına destek olarak, maruz kalanların mahremiyetine saygı duyarak, tıbbi belgeleme konusunda sorumluluk alarak yerine getireceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz" denildi.

Thursday, June 20, 2013

"Ağaçların soyundanım" / Libidoma dokunma! - Zeliha Demirel

Zeliha Demirel'in 15 Haziran 2013 tarihinde Taksim Gezi Parkı'nda gerçekleştirdiği performans..

Wednesday, June 19, 2013

Göstericilerin Sağlık Durumları / The Health Status Of The Demonstrators - 17 Haziran 203


altTürk Tabipleri Birliği olarak Taksim Gezi Parkı eylemleri ve sonrasında ülke geneline yayılan eylemlerde hemen tamamı polisin uyguladığı şiddet sonucu oluşan sağlık sorunlarını tabip odalarımız ve meslektaşlarımızın ilettiği verilerden derlemeye çalışıyoruz.
17 Haziran saat 18:00 itibarı ile Taksim Gezi Parkı ile ilgili eylemlerde hekimler ve tabip odalarının ilettiği bilgiler ışığında sağlık durumuna ilişkin veriler aşağıdadır.
 
Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.
Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

 
The Health Status Of The Demonstrators
GÖSTERİCİLERİN SAĞLIK DURUMLARI
TABİP ODALARI VE HEKİMLERDEN DERLENEN VERİLER (31 MAYIS - 17 HAZİRAN)
İSTANBUL
TOPLAM YARALI BAŞVURU
4477
(KAMU-ÖZEL HASTANE VE REVİR TOPLAMI)
AĞIR YARALANMA
21
ÖLÜM
1
AÇIKLAMA
TOPLAMDA 4 KİŞİNİN HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR.
6 KİŞİ AĞIR-KIRIKLI KAFA TRAVMASINA UĞRADI
6 KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ.
 
SADECE 16 HAZİRAN 2013  VERİLERİ:
TOPLAM 132 YARALI BAŞVURUSUNA ULAŞILABİLDİ
2  AĞIR YARALI: 1 AĞIR KAFA      TRAVMASI (14 YAŞINDA,  AMELİYATTAN ÇIKTI, YOĞUN BAKIMDA YATIYOR, HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR), 1 PNOMOTORAKS( GÖĞÜS CERRAHİSİNDE YATIYOR)
7 HAFİF-ORTA, 1 AĞIR DERECELİ;  8 KAFA TRAVMASI,
GÖZE GELEN PLASTIK MERMİ SONUCU 1 KİŞİDE GÖRME KAYBI RİSKİ
20 TOMA SUYUNDAN KAYNAKLI YANIK
DİĞERLERİNİ GAZ KAPSÜLÜ, PLASTİK MERMİ, DARP NEDENİYLE ÇEŞİTLİ KIRIKLAR, YUMUŞAK DOKU YARALANMALARI VE BİBER GAZINA BAĞLI PROBLEMLER OLUŞTURUYOR. 
ANKARA
TOPLAM YARALI BAŞVURU
1350
(991 HASTANE + 539 GÖNÜLLÜ REVİRLER )
AĞIR YARALANMA
21
ÖLÜM
 1
AÇIKLAMA
TOPLAMDA 7 AĞIR-KIRIKLI KAFA TRAVMASI
4 GÖRME KAYBI
 
SADECE 14-15-16 HAZİRAN 2013  VERİLERİ:
185 YARALI BAŞVURUSU VAR.
2 AĞIR YARALI;
BİR AĞIR KAFA TRAVMASI, AMELİYAT EDİLDİ, YOĞUN BAKIMDA YATIYOR. HAYATİ TEHLİKESİ MEVCUT
BİR KİŞİDE GÖRME KAYBI
DİĞERLERİNİ GAZ  KAPSÜLÜ, PLASTİK MERMİ, DARP NEDENİYLE ÇEŞİTLİ KIRIKLAR, YUMUŞAK DOKU YARALANMALARI VE BİBER GAZINA BAĞLI PROBLEMLER OLUŞTURUYOR.
İZMİR
TOPLAM YARALI BAŞVURU
800
AĞIR YARALANMA
2
ÖLÜM
AÇIKLAMA
-
ANTAKYA
TOPLAM YARALI BAŞVURU
161
AĞIR YARALANMA
3
ÖLÜM
1
AÇIKLAMA
1 SPLENEKTOMİ, 2 EPİDURAL KANAMA
ADANA
TOPLAM YARALI BAŞVURU
162
AĞIR YARALANMA
6
ÖLÜM
1
AÇIKLAMA
5 KAFA TRAVMASI
10 YAŞINDA BİR ÇOCUKTA KALÇA KIRIĞI VAR.
1 POLİS MEMURU KÖPRÜDEN DÜŞME SONUCU HAYATINI KAYBETTİ.
ESKİŞEHİR
TOPLAM YARALI BAŞVURU
300
AĞIR YARALANMA
3
ÖLÜM
AÇIKLAMA
2 YOĞUN BAKIM, 1 KAFA TRAVMASI (HAYATİ TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR)
MUĞLA
TOPLAM YARALI BAŞVURU
50
AĞIR YARALANMA
1
ÖLÜM
AÇIKLAMA
1 GÖRME KAYBI RİSKİ
MERSİN
TOPLAM YARALI BAŞVURU
17
AĞIR YARALANMA
1
ÖLÜM
 -
AÇIKLAMA
1 KAFA TRAVMASI
BURSA
TOPLAM YARALI BAŞVURU
2
AĞIR YARALANMA
-
ÖLÜM
 -
AÇIKLAMA
1 KAFA TRAVMASI
BALIKESİR
TOPLAM YARALI BAŞVURU
155
AĞIR YARALANMA
-
ÖLÜM
AÇIKLAMA
 
KOCAELİ
TOPLAM YARALI BAŞVURU
10
AĞIR YARALANMA
-
ÖLÜM
AÇIKLAMA
 
ANTALYA
TOPLAM YARALI BAŞVURU
150
AĞIR YARALANMA
1
ÖLÜM
AÇIKLAMA
1 KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ
RİZE
TOPLAM YARALI BAŞVURU
8
AĞIR YARALANMA
-
ÖLÜM
-
AÇIKLAMA
 
Ulaşabildiğimiz verilere göre;
13 İlde yaralılar olduğu tespit edildi.
Kamu hastanelerine, özel hastane ve tıp merkezlerine ve çatışmaların yaşandığı alanlarda kurulan revirlere toplam 7822 kişi yaralı olarak başvurdu.
Yaralanmaların içeriğini biber gazına bağlı yüzeyel yangı ve solunum sıkıntıları, astım krizi, epilepsi atakları, yakından atılan biber gazı kapsülleri, plastik mermiler ve darpa bağlı kas-iskelet sistemi yaralanmaları (yumuşak doku zedelenmeleri, kesiler, yanıklar, basit kırıklardan sekel bırakacak ciddiyete sahip açık/kapalı kırıklar), kafa travmaları, plastik mermilerden kaynaklı görme kayıplarına varan göz problemleri ve  karın içi organ yaralanmaları oluşturuyor.
4 Kişi hayatını kaybetti.
Mehmet Ayvalıtaş (İstanbul), Abdullah Cömert (Antakya), Mustafa Sarı (Polis memuru, Adana), Ethem Sarısülük (Ankara).
59  Ağır yaralı var.
100  Kişi kafa travmasına uğradı.
İstanbul’da 4, Ankara’da 1, Eskişehir’de 1 kişi,  olmak üzere 6 ağır yaralının hayati tehlikesi mevcut.
11 Kişi gözünü kaybetti.
1 Kişinin dalağı alındı.
 Ankara Kızılay’da özel bir dershanede çalışan 47 yaşındaki temizlik işçisi 5 haziran çarşamba gecesi kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. İşçinin çalıştığı bölgedeki yoğun gaz maruziyeti ile ilgisi olduğu düşünülen olay hakkında  İncelemeler sürüyor. 
İçeride yaralılar ve doktorlar var iken 02 Haziran 2013 gecesi Ankara’da Mülkiyeliler Birliği’nde kurulan revire gaz bombası ile müdahale edildi.
Yoğun polis müdahalesi nedeniyle çok sayıda yaralının bulunduğu Taksim Gezi Parkı’ndaki  revire 12 Haziran 2013 saat 03 sularında 5 adet gaz bombası atıldı.
31 Mayıs’tan itibaren meydana gelen olaylarda Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyemiz  ve  Ankara Tabip Odası Genel Sekreterimiz  yaralandı.