|
HABER MERKEZİ
|
Kamuoyu O’nu Gezi Direnişi’nin ‘Kırmızı fularlı kız’ı olarak tanıdı. Tutuklandı. 98 yıl hapisle yargılandı. Baskıya karşı çıkan Deniz artık bir gerilla ve adı Destan Yörük. Anne ve baba ise, ‘Kızımızın verdiği kararın arkasındayız’ diyerek tüm ailelere örnek oldu
GEZİ’NİN SİMGESİYDİ
AKP “Çocuklar dağa kaçırılıyor” yalanına sarıladursun, hakikat ortaya çıkmaya devam ediyor. Gezi Direnişi’nin simgelerinden olan ‘Kırmızı fularlı kız’, gerillaya katıldı. Destan Yörük, “Halklar arası örülen duvara karşı özgürlük dağlarındayım” dedi.
GURUR DUYUYORUZ
Anne Nuray Erçağan ve baba Ömer Faruk Karacagil de kızları gibi özgür ruhlu. Anne Nuray, “Türkiye benim evladımı kaybetti. Kızımın verdiği kararın arkasındayım” diyerek tüm annelere örnek oldu. Baba da “Kızım bizim yolumuzdan yürüdü. Doğru seçim yaptı” dedi.
Gezi ruhuyla özgürlük dağlarına
Antalya’da Gezi direnişine katılmasının yanı sıra Ahmet Atakan’ın ölümü, 12 Eylül darbesinin yıldönümü ve ODTÜ protestolarında yer aldığı gerekçesiyle tutuklanan ve kırmızı fuları delil olarak gösterildiği için kamuoyunda “kırmızı fularlı kız” olarak tanınan 20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil, PKK’ye katıldı. Özgür Politika Gazetesi’nin haberine göre, mücadelesinde PKK saflarında devam etme kararı alan Karacagil, “Destan Yörük” ismini aldı. Antalya’da Gezi direnişi başta olmak üzere protesto gösterilerine katıldığı gerekçesiyle 2 Ekim 2013’te tutuklanan Ayşe Deniz Karacagil, 4 ay 6 günlük hapis hayatının ardından tutuksuz yargılanmaya başlandı. Karacagil, tahliyesi sonrası verilen 98 yıl hapis cezası üzerine yüzünü dağlara döndü.
Özgürlük sanatçısıyım
İddiaları doğrulayan ve kızıyla en son 21 Mayıs’ta görüştüğünü belirten Karacagil’in annesi Nuray Erçağan, “Doğum günümde beni arayarak ‘Anneciğim seni çok seviyorum, ben özgürlük sanatçısıyım. Üzülme’ dedi. Sanki bana veda eder gibiydi. O görüşmeden sonra bir şeyler hissettim ama doğrusunu yanlışını yargılayacak kişi ben değilim. Herkes kendisine bir yol çizer benim kızımda yolunu çizdi, sonuçlarına da hazır” diye konuştu.
Kızımın arkasındayım
Karacagil’in, çocukluğundan bu yana eylemlere katılarak özgürlük ve adalet için mücadele ettiğini belirten anne Erçağan, “Çocuklarımız bu yolda hayatlarını kaybediyor. Türkiye benim evladımı kaybetti. İnsanlar artık adaletin kalmadığı bu ülkede kendi adaletini kendileri yaratmak istiyor. Kızımın hayatından, yaşayacağı zorluklardan kuşku duysam da Ali İsmail Korkmaz’ın sadece yürüyüş hakkını kullandığı için devlet eliyle öldürüldüğü bir ülkede Deniz her nerede olursa olsun onun için korkarım. Deniz hangi kararı vermiş olursa olsun kızımın arkasındayım” dedi.
‘Bizim yolumuzda devam etti’
Antalya’da Almanca rehberliği yapan 55 yaşındaki baba Ömer Faruk Karacagil de özgürlük ve hak mücadelesine uzak bir aile olmadıklarını belirterek, “Kızım hep parasız eğitim, parasız sağlık, çevre ve doğanın talanına karşı, kentsel dönüşüme karşı her alanda demokratik yollarla haklarını talep etmiştir. Mücadelesini hep sokaklarda yürütmüştür. Biz ona inanıyoruz zaten. Hakların sokaklardan alınacağına inanıyoruz, kızım da öyle yaptı. Böyle bir şeyin olacağını tabi ki seziyorduk” dedi. Karacagil, “Orada da PKK’lı 13 kadın arkadaşla tanışmışlar. Kendisi mecburen orada o güzel insanları tanımış. Benimsemiş herhalde düşüncelerini. Bize açmadı ama benimsemiş olmalı ki böyle bir şey yaşandı” diye konuştu. Kendilerinin de devrimci mücadeleden geldiklerini belirten baba Karacagil, “Kızım da bizim yolumuzdan devam etti. Doğru şeyler yaptığına inanıyorum. Halkın hakları mücadelesinde yer almıştır. Halkların kardeşliğine inanmaktadır” dedi.
Bulutların rengi maviye dönmeli
Karacagil, 4 ay 6 gün süren tutsaklığı sonrası çıktığı mahkeme heyeti karşısında, “Türkiye halklarının üzerindeki bulutların rengi, maviye dönmelidir artık. Dışarıda demokrasi diyenler içeride gençleri katletti. Hukukun görmediği her şeyi biz yaşadık ve gördük. Eylem günü uzun sakallı ve takkeli sivil kişiler bize saldırdı. Ancak onların yargılanacaklarını sanmıyorum. Bundan sonra da çocukların uçurtmalarının vurulmasına izin vermeyeceğiz” demişti.