Wednesday, June 18, 2014
İbrahim Aras'ın Elleri
İbrahim’in Elleri
Evren Barış Yavuz
Hesabı sorulmamış her ölü, bir diğer ölümü çağırıyor. Ölülerin geçidinde sağ kalanlar, katilin yakasını toplayıp; fiyakasını, tahtını, saltanatını yıkamadıkça hem ölülerin yükünü hem de öldürülmenin ihtimalini taşıyorlar.
Ölülerin anıldığı, ölümlerin lanetlendiği yerde yine biri ölüyor. Sonra onun töreninde biri ağır yaralanıyor. Sonra yaralı olana omuz veren eylemde yine biri...
Çünkü ölüm ucuzlaştıkça katilin alım gücü artıyor.
AKP'nin silahlı güçleri, medyası, bürokrasisi uzun süredir bir işgal ordusu gibi hükmettikleri ülkenin en ince yerine, en olmadık zamanlarına doğru vurmaktan, halkın içine kan doğramaktan hiç bir biçimde çekinmiyorlar. Çünkü bugün bu coğrafyada düzenin daim eden iktidar tüm kurumlarıyla iç halklara karşı iç savaşı büyütüyor.
Alevilerin sancısına yanıtları Cemevi'nde Uğur Kurt'u başından vurmak oluyor. Kürtlerin özgürlük arayışına sayıları yüzlerle ifade bulan çocuk kırımı ile yanıt vermek oluyor.
Çünkü bir nefret ve motivasyon toplamı olan AKP iktidarı, hesap sorulmadıkça küstahlaşıyor. Suriye'den Nijerya'ya silah ve lojistik yolları açarak hakların kanına girmek bir yana, Ortadoğu'da desteklediği İslamcı çetelerle aynı ruh haliyle saldırıyor ülkenin özgürlük arayışına...
AKP, Türkiye'nin IŞİD'idir. devletleşmiş, liberalleşmiş halidir. Ehlileşmiş görüntüsü, iktidarlarını kaybedeceklerini düşündükleri anda açığa vurdukları halleriyle bozulmaktadır. Soma'da madenci döven, Gezi'nin gencecik ölülerine hakaret eden, kadınlara karşı açık düşmanlık politikaları uygulayan bu rejim, Kürt halkının özgürlük ve onurlu barış çabasını bir tasfiyeye, tasfiye edemediği yerde katliama dönüştürmek için gün saymaktadır.
Günler öldürülmüş çocukların adıyla sayılıyor oysa. İbrahim Aras 15 yaşında yaşadığı yoksul mahallesinde başından vurularak artık adlarını saymaktan, suretlerini seyretmekten diğer kardeşlerinin yanına gitti. 15 yaşında geçtiğimiz hafta karne almıştı. Hazirandı.
Geçen haziran Berkin'i başından vuran devlet, bu haziran İbrahim'e tuttu namluyu... Berkin'i kaybedişimizden bize kalan ham öfkeyi işleyebilmiş olsak bugün İbrahim öldürülmezdi. Sabrımız böyle ummanları kıskandıracak kadar olmasaydı, Lice'de Medeni'nin bize emanet ettiği direniş bir başına kalmazdı. Suriye halklarına onulmaz acılar veren işgal ve kırımın karşısında güçlü dursaydık bugün bir AKP olmazdı, IŞİD denen çete Irak'tan kan dökemezdi.
Çünkü bu coğrafyanın kaderi ortaktır.
Ortadoğu'da oynadığı kanlı oyun boşa düşünce kanlı pazarlıklarını yeniden yapmaya başlayan bu kanlı iktidar, birer çete haline gelmiş silahlı kolluk güçleriyle cephe gerisinde biriken öfkeyi şiddetle bastırmaya çabalıyor. AKP, Ortadoğu'nun ölüm gezen her bölgesinde cepheden savaş veriyor.
İbrahim Aras'ın Elleri
"Elinde ne vardı?"
Ölüm hep bir soru bırakır ardında. Ölenler eğer mazlumların safından ise ölüm ölene sorulan sorular olur, öldürene değil. Katillerin elinde ne tuttuğunun soracak yerde ölen masumların morarmış elleri konu edilir.
İbrahim'in elleri yine böyle bir sorunun içinde buldu yerini. Vurulup düştüğü yerde saçılan kanı henüz kurumadan, henüz devlet denen bu kahrolası aygıtın ilgili birimleri olay yerine gelmeden, AKP'nin Anadolu Ajansı, çocuğun eline 'el yapımı bir bomba' koyuveriyor. Çünkü katille, haberi kuran aynı yerden besleniyorlar. Aynı nefretin motivasyonunu paylaşıyorlar. Kendi dışında herkesi kafir, müşrik ve günahkar gören IŞİD'in kategori bilgisi bu iktidarınkiyle özdeştir. Onlar her gün gaza'ya çıkıyor, her gün cihat ediyorlar. Adana'da çocukları 'kuş gibi' avlıyor, Kadıköy'ün boş sokaklarında yaşlı insanların evlerine gaz sıkıyorlar.
Kendilerinden olmayan, olamayan, olmak istemeyen herkesi bir çırpıda tanımlayıp, ölülerden, tutsaklardan ve yaralanmışlardan oluşan büyük aileye ekliyorlar.
Biz bu yüzden büyük bir aile haline geliyoruz.
Nefret edildiğinizi anladıkça, uzlaşamayacak olduğunuzu da fark edersiniz.
İbrahim'in elleri ile Berkin'in ellerini buluşturan büyük acı ve sancı da bizi uzlaşmaz kılmaktadır. İkisinin de ellerinde ne olduğunu silah ve haber çetelerinin ittifakına karşı bir ittifak yine bu uzlaşmayacak olanların kuracağıdır.
Kurulmayan her ittifak, sorulmayan her hesap, ertelenen her intikam her güne yeni bir çocuk bedeni savurmaktadır.
Çocuk bedenleri savrulmaktadır dünyanın kalbine...
İbrahim'in elleri sıkıca tutmaktadır bizim ellerimizi.