Friday, October 26, 2012

Türkiye’de bir ilk olan Bademler Köy Tiyatrosu, 76. yıldır perdelerini açıyor


iki kalas bi heves
27 Mart Dünya Tiyatrolar gününde Erhan Gökgücü’nün İki Kalas Bir Hefes” oyunuyla açan Bademler Köyü tiyatrocuları ayakta alkışlandı.
Dünya Tiyatrolar günü nedeniyle kortej yürüyüşüyle başlayan kutlama, kortejin köy meydanına gelmesiyle başladı. Davul Zurna eşliğinde gelen köy tiyatrocuları ve Urla Klozemenayi oyuncuları meydanda kutlama töreni yapıldı. Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Seyfettin Şen ve Köy Muhtarı Mehmet Uysal Atatürk Büstüne çelenk sunumu ardından saygı duruşu gerçekleştirildi. Derneğin Yönetim Kurulu üyesi Bayram Ali Şentürk’ün Dünya Tiyatrolar Bildirgesini okunması ardından, Urla Klozemani Oyuncuları tiyatral gösterisini köy meydanında sundular.
Kutlama Köy Tiyatro salonunda, konuşan Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Seyfettin Şen, “Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Fakültesi, İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü, İzmir Opera Bale Müdürlüğü, Narlıdere Belediyesi, Ati Ajans, Hürpet, Umutlu Kafe ve Urla Halk Eğitim Müdürlüğü gibi bir çok kurumdan katkı ve destek aldık. Kendilerine teşekkü ediyorum. Bademler Köyü olarak, 76. yılımızda ve Dünya Tiyatrolar gününde perdelerimizi açmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Köy halkı olarak, Türkiye’nin ilk ve tek köy tiyatrosu olma misyonumuzun farkındayız. Tiyatro ve sanat yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  
Etkinlik daha sonra Bademler İlköğretim Okulu öğrencilerinin kısa sunum ve gösterisi ardından “İki Kalas Bir Heves” adlı oyunun galasına geçildi. Oyunun Yazarı Erhan Gökgücü’nün de izlediği gala’da Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Güzelbahçe Belediye Başkanı Ertan Avkıran, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Semih Çelenk, Eski Kültür Bakanı Suat Çağlayan, Eski Milletvekili Türkan Miçooğulları, İzmir Gazeteciler Cemiyeti 2. Başkanı Atilla Sertel, İzmir Büyükşehir Belediyesi Sanat Danışmanı Haluk Işık, çok sayıda gazeteci ve konuk izledi.
Ayakta alkışlanan oyun sonrası izleyenler ve oyuncular, Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği’nin hazırladığı kokteyl’e katıldılar.


Gündüz tarlada gece tiyatroda - Elif Korap

İzmir'in Bademler köyü sakinleri üç kuşaktır gündüz tarlada patlıcan fidanı söküp gece tiyatro sahnesine çıkıyor! Köylüler mezar taşlarına isimlerinin yanı sıra canlandırdıkları karakterlerin adını da yazdırıyor. Ahali şimdi 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü hazırlıkları içinde

Gülsüm her sabahki gibi erkenden kalkıyor. Köy hayalimizde olduğu gibi onu da horozlar mı uyandırıyor, hikayenin burasında bilemiyoruz ama uyandıktan sonra Gülsüm'ün kocasıyla birlikte tütün tarlasına gittiğinden eminiz. Bütün gün tarlada çalışıp hava kararmadan evlerine dönüyorlar. Gülsüm belki yemek yapıyor, belki biraz da ev işi. Saat 20.00 olmadan evdekilerle vedalaşıp köyün tiyatro salonunun yolunu tutuyor. Bademler Köyü Tiyatro Salonu burası. Şalvarını çıkarıp kostümünü giyiyor. Prova yapıyorlar. Gece yarısı en geç saat 01.00'de evine dönmek için yola düşmüş oluyor Gülsüm.
İzmir'in Bademler köyünden olağan bir köylü kadın portresi bu. Aslında bildik bir haber yani! Türkiye'de Bademler'de 1500 tiyatrocu olduğunu, köyde yaşayan herkesin oyunculuk yaptığını bilmeyen kalmış mıydı? Biz de biraz meraktan, yolumuz İzmir'e düşünce meşhur köye uğruyoruz.


Ölüler mezar taşlarının üzerindeki yazılarla ziyaretçilere sesleniyor

Ama burada haberler bitmiyor ki! Hani köyde herkesin oyuncu olduğunu biliyorduk da, biraz tuhaf olacak ama ölen köylülerin mezar taşlarına gerçek adları ile birlikte tiyatrodaki lakaplarının yazıldığına ilk kez tanık oluyoruz.
Shakespeare Ahmet, Moliere Hasan, Juliet Zeynep gibi... Yaşları gereği bu dünyadan göç eden köyün ilk kuşak tiyatrocularının mezarlarına bakıyoruz, "Palet" (Burhan Uran), "Pamili" (Gülsüm Yeşil), "Mişon Emmi" (Hüseyin Karagöz), "Koca Hala" (Zeynep Kınık), "İmam" (Mehmet Uran) gibi ilginç lakaplarla karşılaşıyoruz. Bir de şiirler ve manilerle... Genelde mezar taşlarında ölen kişinin ölüm nedeni, daha önce ne iş yaptığı gibi bilgiler uzun uzun anlatılıyor! Bazılarında ise hayatını kaybetmiş kişinin ziyaretçilere seslenişi, evet evet, seslenişi yer alıyor: "Dostlara merhaba. Çocuklara selam olsun", "Hoşgeldiniz dostlarım. Bekçi Halil adım. İki oğlum iki kızım bütün varlığım..." gibi. Bu yaratıcı mezar taşı ustasını aramaya koyulmuşken öğreniyoruz ki bu, Bademler köyünde bir gelenek...
Mezar ziyaretinden sonra köylü tiyatrocuların bir gününü izlemek için köye dönüyoruz. Meydana varıyoruz ama doğru düzgün kimseyi bulamıyoruz! Çünkü bütün tiyatrocular, pardon köylüler tarlada rollerine çalışıyorlar! En azından son oyunda rol alanlar. Mecburen bize de tarlanın yolu görünüyor.

"Gece yarısı evine dönen kadınları köyde kimse yadırgamıyor"

Şu aralar 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için Emmanuel Robles'in "Özgürlüğün Bedeli" oyununu hazırlayan oyunculardan biri Naime Oğuzer. Tarlada şalvarıyla, geçen yıl diktikleri patlıcan fidanlarını söken 50 yaşındaki Oğuzer'e, tiyatrodan rol arkadaşı Orçun Uz, teksti okuyarak eşlik ediyor. Akşamsa 20.00'te köyün tiyatro salonunda şalvarlar çıkarılmış, yerlerine kostümler giyilmiş, prova yapmak için buluşuyorlar. Her akşam olduğu gibi...
Provalar her gece 24.00 ile 01.00 arasında bitiyor. Oğuzer'in gece 01.00'de tiyatrodan çıkıp evinin yolunu tutmasını kimse yadırgamıyor. Çünkü herkesin karısı, kızı en az bir kez rol almış bu tiyatroda. Kadınların gece yarısından sonra provadan eve dönüşü gayet doğal burada.. Oğuzer anlatıyor: "Şehirde bile bir kadın belki o saatte tek başına çıkıp evine rahatça gidemez. Ya gece sokakta yalnız olmaktan korkar ya ne diyecekler diye düşünür. Bizim burada gece sokakta bir kadın gördünüz mü bilirsiniz ki provadan çıkmış evine gidiyordur. Köyde herkes tiyatrocu. Herkes bu işi yapmaktan gurur duyuyor."
"Provalar dışında da rollerinize çalışıyor musunuz?" sorusuna ise şu karşılığı veriyor Oğuzer: "Genelde gece 20.00'de buluşup prova yapıyoruz. Çünkü gündüz herkesin tarlasında işi oluyor. Tarladan dönünce de evdeki işler yapılıyor. Tiyatroya ancak gece sıra geliyor. Ama görüyorsunuz işte. Bazen tarlada da metinlerimizi ezberlediğimiz oluyor. Orçun Uz benim rol arkadaşım. Onunla da çalışıyoruz bazen."
Orçun Uz konservatuvar sınavlarına hazırlanıyor. Çalışmadığı için boş zamanlarında tarlada çalışan rol arkadaşlarına eşlik edip onları rollerine hazırlama görevini de üstelenebiliyor. "8 yıldır oyunculuk yapıyorum" diyor henüz 20 yaşındaki Uz ve anlatıyor: "Köyde pek çok genç konservatuvara gidiyor. Ben de tiyatro bölümüne girmek istiyorum. Davet olursa çevre ilçelere turneye de gidiyoruz. Benim dedem Mahmut Uz da köyün tiyatrocularından. Artık torun tiyatrocular kuşağı işbaşına geldi."
Tarladan çıkıp tekrar köy meydanına gidiyoruz. Köyün muhtarı ve oyunculardan Hasan Acep köy kahvesinde. Acep, köyde 1933'ten bu yana her yıl en az bir oyun sahnelendiğini, bazı seneler ise iki oyun birden oynadıklarını gururla anlatıyor: "1933'te Mustafa Anarat öğretmenlik yapmak üzere bizim köye gelmiş. O köylülere müsamereler oynatmış. O günden sonra bizim köyde herkes tiyatrocu olmuş."
"Peki, bu kadar yıl nasıl oldu da değişmedi bu alışkanlık?" sorumuza ise şu karşılığı veriyor: "Bu tiyatro sevgisi yok olacağına gittikçe yayıldı. Onların çocukları, yani bizler de tiyatrocu olduk. Şimdi onların torunları, bizlerin çocukları da tiyatrocu."

Masraf az çünkü oyuncular hiçbir ücret almıyor
Hasan Acet aynı zamanda köy tiyatrosunun yapımına katılmış köylülerden. "O zamana kadar köy meydanında sahneliyorduk oyunları. Artık bir tiyatro salonuna ihtiyacımız vardı" diye anlatıyor o günleri.
Acet şöyle devam ediyor: "1963'te kendi kendimize köye tiyatro inşa etmeye başladık. 150 kişilik tiyatromuz 1969'da bitti. Daha pek çok yerin tiyatro salonu yoktu biz tiyatromuzu açtığımızda."
27 Mart'a az kaldığını hatırlatıyoruz, Acet'ten hemen yanıt geliyor: "Her yıl Dünya Tiyatro Günü olan 27 Mart'ta mutlaka gösteri yaparız. Bazen çevre köylere de gidip oyun oynuyoruz. İzmir Devlet Tiyatrosu sanatçılarından destek alıyoruz. Oyunlarımızın yönetmenliğini yapıyorlar. Tabii başarılı oyunculuğuyla aramızda daha fazla ön plana çıkanlar oluyor. Bazen onlar da yönetmenlik görevini üstleniyorlar. Onlar köyün yıldızları!"
"Gala yapıyor musunuz?" sorumuza ise, "İlk gece protokole oynarız. Vali, emniyet müdürü, belediye başkanı filan gelir İzmir'den" yanıtı geliyor Acet'ten.
Köyde tiyatro biletinin bedeli sadece 3 YTL! Masraf az çünkü oyuncular hiçbir ücret almıyorlar. Dekor ve kostüm için ise İzmir Devlet Tiyatrosu yardımcı oluyor. Toplanan bilet parasıyla da tiyatro salonunun masrafları karşılanıyor. Ne de olsa büyük şehirler gibi değil burası. Tiyatro salonu oyun olan her gece doluyor!