Çapa Devlet Hastanesi’nde temizlik personeli olarak çalışırken kendisine logar temizlettirilen Zafer Açıkgöz’ün ölümünden birkaç gün önce yazmış olduğu yazı şöyle:
Ben Nisan 2013’de İstanbul Tıp Fakültesi Acil Cerrahi ve Tramvatoloji Anabilim dalında poliklinikte müşahede odalarında temizlik personeli olarak çalışmaya başladım. Çalıştığım birimde hasta yoğunluğu çok fazlaydı, dolayısıyla da iş kazalarının yoğunluğu da fazla idi. İşe başlamadan sağlık raporlarımı tamamlayıp taşeron şirkete teslim etmiştim. Yapacağım İş ile ilgili herhangi bir eğitim almadım. Çalıştığım yerde tıbbi ve evrensel çöplerin toplanması ve atılması, paspasla zemin temizliği, hasta yataklarının temizlenmesi, dezenfeksiyonu, tuvalet temizliği ve cam temizliği gibi işleri yaptım.
İşe girdikten yaklaşık bir ay sonra
tıbbi atıkları torbalarını çöp kutularına boşaltırken elime enfekte enjektör
iğnesi battı. Sonucunun ne olacağını bilmediğim için önemsemedim işime devam
ettim. Çalışmaya devam ederken çok şiddetli yağmurun yağdığı 14.06.2013 Cuma
günü Acil Travmatoloji binasında bir klasik yaşanmış, acil hastalara hizmet
veren binanın kanalizasyon suları alt katta bulunan Çocuk Beslenme polikliniği
ve Mikrobiyoloji laboratuarını basmıştı. Poliklinikte çalışanlar ve temizlik
personelleri hasta dosyalarını kurtarmak için hiçbir güvenlik önlemi olmadan
lağım sularının içinde saatlerce kaldık ve hasta dosyalarını kurtarmaya
çalıştık.
İSKİ tarafından yapılması gereken
atık suların temizlenme ve tıkalı kanalların açılması işlemleri temizlik
taşeron şirketin sorumlusu tarafından temizlik personellerinin tamamından
istendi, içlerinden ben lağımın içine hiçbir güvenlik önlemi alınmadan içine
sokulup tıkalı olan kısmın açılması işlemi yaptım. Lağım kapağını açar açmaz
bütün lağım suları eline yüzüme püskürdü tüm vücudum ıslandı. Saatlerce ıslak
kıyafetlerle kaldım.
O gün eve gittiğimde çorba içtim ve
tüm vücuduma uyuşma geldi. 4 – 5 gün boyunca her gün daha da ağırlaşan
vücudundaki ağrılar ve kanlı ishal sebebiyle acil dâhiliyeye geldim. 21.06.2013
Cuma gününde Acil Dâhiliye’den yoğun bakıma alınmışım. Bu temizlik işlerini
yapan diğer arkadaşlar mide bulantısı kusma ishal şikayeti ile bir kısmı acile
başvurmuş, bir kısmı da hastalığı ayakta atlatmıştı. Bana akut hepatit tanısı
konmuş. Karaciğerim iflas etmiş, nakil olmam gerekmiş, 26.06.2013 tarihinde de
karaciğer nakli gerçekleştirilmiş.
Yoğun bakımdan çıktıktan sonra
tedavime ayakta devam edildi. İki ay sonra vücudum nakil yapılan organı kabul etmemiş Hastalığım
o lağımdan bulaştı, bunu ben biliyorum. Ama şimdi tek isteğim iyileşmek. İkinci
nakil başarılı geçsin, başka bir şey istemiyorum. Yaşarsam, malulen emekli
olacakmışım. Şimdi bunları düşünemiyorum bile, sonum ne olacak, yaşayacak mıyım
bilmiyorum ki! Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği vasıtasıyla
yürütülen dava süreci devam ediyor, hastane yetkilileri bizden daha yüksekler,
daha üstünler; belki onlar kazanırlar. Ne karar çıkarsa saygı duyacağız, elden
ne gelir ki!
Karaciğer reddiyle ilgili baskılama
tedavisi aldım ancak vücudu tedaviye cevap vermedi. Öldüm!
Biliyorum arkadan iki gün ağlayıp
üçüncü gün unutacaksınız. Hayatınıza hiçbir şey olmamış gibi devam edeceksiniz.
Benden önce her sene iş kazasından ölen 1500 kişi gibi Soma’da ölen 301 işçi
gibi…
Şimdi diyorum ki iş ekmek buldum diye
sevinirken gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması, gerekli eğitimin
verilmemesi ve alt yapı eksikliklerin ötürü canımdan oldum. Artık hiçbir işçi
bu sıkıntıları yaşamasın. Sizler aynı kurumda çalışmaya devam edeceksiniz.
Yaşamak istiyorsanız, sevdiklerinizden mutlu bir yaşam sürmek, evlenmek çocuk
sahibi olmak insan olmak istiyorsanız var olan şartların eğitimlerin
tamamlanmasını isteyin. Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere tüm sorumluların
yasalarca cezalarının verilmesi en büyük dileğimdir. Ceza alsınlar ki kimse
tekrar bu hataları yapmasın.
Son olarak yaşamam için elinden
geleni yapan Ilgın Hocaya, hemşirelere tüm personele mesai arkadaşlarıma ve
TAŞİŞDER yönetimine teşekkür ederim.
Emek.org.tr