20.06.2013 Perşembe 17:18
Taksim Gezi Parkı eylemleri olmak
üzere birçok olayda kullanılan biber gazı ve polis şiddetiyle ilgili
sağlık örgütleri tarafından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan
Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer,
"İstatistiklerde yer almayan 2 vatandaşımızın da biber gazı etkilenimi
sonucu öldüğünden ciddi olarak kuşkulanılmaktadır."
Ankara’da Kızılay’da bir dershanede işçi
olarak çalışan 47 yaşındaki İrfan Tuna ve Avcılar’da 50 yaşındaki Zeynep
Eryaşar’ın otopsi sonuçları ve incelemelerinde biber gazının
maruzuyetine ilişkin bulguların ortaya çıkacağını düşünmekteyiz.
Televizyonlardaki görüntüleri izlediğimiz zaman, bizzat yaşadığımız olaylara baktığımız zaman, biber gazı gösteri kontrol ajanı olarak kullanılmamıştır. Kimyasal silah olarak kullanılmıştır.
Sağlık örgütleri, insan sağlığını tehdit eden göz yaşartıcı kimyasalların kullanımının yasaklanmasını, dört vatandaşın ölümüne binlerce insanın yaralanmasına neden olan sorumluların belirlenerek cezalandırılmaları talep ettiler.
Türk Toraks Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiatri Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Türk Farmakoloji Derneği, biber gazı ile ilgili olarak Taksim Point Otel'de basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Karaalp, Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Prof. Dr. Selma Karabey, İstanbul Barosu Eski Başkanı Avukat Turgut Kazan’ın yanı sıra yerli ve yabancı basın mensupları katıldı .
"İKİ VATANDAŞIN BİBER GAZI ETKİLENİMİ SONUCU ÖLDÜĞÜNDEN KUŞKULANILMAKTADIR"
Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, dernekleri tarafından 2011 yılında yayınlanan kitapçıkta biber gazının ölümcül etkilerinden bahsedildiğini belirterek, “Türkiye’de meydana gelen ölümler söylenmiştir. Bugüne kadar biber gazının öldürücü olmadığı ifade edilse de Türkiye’de hepimizin bildiği gibi Hopa’da öldürülen öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümünün biber gazıyla ilgili olduğu Adli Tıp Kurumu raporları tarafından da teyit edilmiştir.
Musa Dağ, Mehmet Uytun, Hacı Zengin, Kazım Şeker, Çayan Birben bugüne kadar biber gazı maruzuyeti sonucu ölen vatandaşlarımızdır. Son gezi olayları nedeniyle aslında istatistiklerde yer almayan 2 vatandaşımızın da biber gazı etkilenimi sonucu öldüğünden ciddi olarak kuşkulanılmaktadır.
Ankara’da Kızılay’da bir dershanede işçi olarak çalışan 47 yaşındaki İrfan Tuna ve Avcılar’da 50 yaşındaki Zeynep Eryaşar’ın otopsi sonuçları ve incelemelerinde biber gazının maruzuyetine ilişkin bulguların ortaya çıkacağını düşünmekteyiz. Ankara’daki olayla ilgili şöyle bilgileri verebilirim.
47 yaşında dershanede çalışan bir işçi. Çalıştığı dershane Kızılay’ın göbeğinde özellikle olayların olduğu yerin ortasında. Üç gün boyunca aslında işe gidip gelirken, hep geliş saatlerinde göstericilere yönelik olarak sıkılan gazdan etkilendiği belirtiliyor.
Son gelişinde de bir gösterinin arasında kalıyor. Çok yoğun gaza maruz kalıyor. Gaza maruz kaldıktan sonra iş yerine gelip göğsünün sıkıştığını biraz nefes alıp vermekte problem olduğunu düşünüyor. Daha sonra arkadaşları yerde yatarken görüyorlar.
Hastaneye götürüldüğünde öldüğü anlaşılıyor. Yapılan otopsisinde özellikle aile bu konuda endişesi olduğu için inceleme yapılmasını talep etmişti. Örnekler alındı, onların sonuçlarını bekliyoruz. “dedi.
"BİBER GAZI KİMYASAL SİLAH OLARAK KULLANILMIŞTIR"
Ankara’daki olayla ilgili daha fazla ayrıntıya sahip olduklarını ifade eden Biçer, “İstanbul’daki olayla ilgili olarak da 50 yaşındaki bir ev kadınının gösteriye katıldıktan sonra gaza maruz kaldığı ve eve geldikten sonra kalp krizi sonucu öldüğü belirtiliyor.
Yine aynı şekilde onda da ailesi gazın etkisi olabileceğini düşünerek bir değerlendirme yapılmasını istedi. Uzmanlık derneğimize bu konuda yapılan başvuru sonrasında biz daha kapsamlı olarak konu hakkında bilgi verebiliriz. Türkiye’de televizyonlardaki görüntüleri izlediğimiz zaman, bizzat yaşadığımız olaylara baktığımız zaman, biber gazı gösteri kontrol ajanı olarak kullanılmamıştır.
Kimyasal silah olarak kullanılmıştır. Bu konuda gerekli suç duyurusu uzmanlık derneğimiz tarafından da, Türk Tabipler Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile birlikte yapılacaktır. Hukuksal süreç derneğimiz tarafından da takip edilecektir" dedi.
"YÜKSEK DOZ GAZ KALICI AKCİĞER HASTALIKLARINA NEDEN OLABİLİR"
Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Gezi Parkı olaylarında kullanılan biber gazlarının akciğer sağlığını doğrudan etkilediği belirterek, “Deneysel olarak yapılan çalışmalarda solunum hasarı yaptığı tespit edilen bu gazların yüksek dozda kullanıldığı takdirde uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve kalıcı akciğer hastalıklarına neden olduğu düşünülmüştür.
Bunun için biber gazına maruz kalan vatandaşlarımıza Türk Toraks Derneği değişik illerde solunum fonksiyon testleri yapmaktadır. Pilot bölgelerde yayılan bu çalışmalarda ilk elimize ulaşan bilgilere göre biber gazına maruz kalan kişilerin yüzde 52'si kadın ve bunların ortalama yaşları 30'dur. Bunların yüzde 48'i üniversite mezunu, yüzde 21'i üniversite öğrencisi yüzde 41'i beş metre yakınlıktan biber gazına maruz kalırken, yüzde 21'i kapalı alanlarda maruz kalmış.
Yapılan testler sırasında yüzde 78'inde öksürük, yüzde 74'ünde göğüs ağrısı yüzde 50'sinde balgamlı öksürük olduğunu tespit ettik. Yüzde 3'ü kanlı balgam çıkarıyorken, bunların solunum testleri düşük bulundu. Bu kişilerin yüzde 96'sı herhangi bir sağlık kurumuna başvurmamayı tercih ederken, bunlar uzun süreli takip edilecek. Ve kalıcı solunum sistemi etkileri değerlendirilecektir" dedi.
"DOĞACAK ÇOCUKLARI ETKİLEME POTANSİYELİNE SAHİPTİR"
Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atila Karaalp, olaylarda kullanılan gazların içinde göz yaşartıcı etkileri olan maddelerin yanı sıra yanmayı sağlayan itici etki yapan bu maddelerin çözülmelerini buharlaşmalarını sağlayan onlarca başka madde bulunduğunu belirterek, “Bu diğer maddeler kronik süreçte etkilenen kişiyi veya ondan olacak ya da doğacak çocukları etkileme potansiyeline sahiptir.
Bu uzun dönem etkileri görmek üzere hayvanlarda yapılmış az sayıda araştırmada aşağıdaki sonuçlar ortaya konmuştur: Göz gelişim bozuklukları , gelişim geriliği yetişkinlikte depresyon yarık dudak ve yarık damak bunlar etkilenen kişinin çocuğunda görülebilecek etkilerdir, direk etkilenen kişilerde ise mutojenik ve kanserojik etkiler, DNA hasarı, DNA'da mutasyon ve bunun sonrasında olası kanserojen etkiler.
Gösteri alanlarında görev yapan, muhabir, kameraman, bölgede çalışan kişiler ve özellikle polis memurlarının bu maddelere uzun süre maruz kalmaları sebebiyle yukarıda sözü edilen etkilere diğer bireylere oranla daha fazla etkilenmeleridir “ dedi.
"BİR MİLYON İNSAN TRAVMAYA MARUZ KALDI"
Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin, yaşanan olaylarda yoğun bir şekilde gaz bombasına maruz kalmanın Birleşmiş Milletlerin (BM) tanımladığı anlamıyla işkenceye uyduğunu ifade ederek, “Yapılan bu eylemler geniş bir topluluğa topluca işkence yapmak anlamına gelmektedir. Bütün bu olaylarda bir milyon insanın çeşitli şekillerde travmaya maruz kaldığını söyleyebiliriz.
Bu tür olaylara maruz kalan insanların 3’te 1'inde daha sonra bazı problemler ortaya çıkar. 300 bin insanda ruhsal bir sorun ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bunların yüzde 60'ından fazlası bir yıl içinde iyileşecek, yüzde 20' sin de bu ruhsal belirtiler kalıcı olarak devam edecektir. “ dedi.
"GÖZLEMLEDİĞİMİZ BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ"
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, basın mensuplarına 17 Haziran itibariyle göstericilerin sağlık durumunu ile ilgili bilgiler verdi. Öztürk, “ Biri polis 3 gösterici olmak üzere 4 yurttaşımız hayatını kaybetti.
Gazdan etkilenerek hayatını kaybetmiş insanların olma ihtimali var. Bunlar kanıtlanamadığı için biz var olanı söylüyoruz. 59 vatandaşımız ağır şekilde yaralanırken, bunlarda 6'sının hayati tehlikesi devam ediyor. 100'ün üzerinde vatandaşımız kafa travması geçirdi.
Bizim ulaşabildiğimiz bilgilere göre 11 yurttaşımız gözünü kaybetti. 1 vatandaşın dalağı alındı. 7 bin 822 vatandaşımızın yaralandığı yönündedir. Bu bizim gözlemlediğimiz kadarıyla buz dağının görünen yüzüdür" dedi.
"BÜYÜK BİR HEKİMLİK VE İNSANLIK DERSİ VERDİLER"
Olaylar sırasında gerek meslek örgütü çağrısıyla gerekse de çağrı olmadan binlerce hekim şiddete uğrayan, yaralananların yardımına koştuğunu söyleyen Öztürk, “Bu nedenle bütün meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bizim dışımızda tıp fakültesi öğrencileri de bunu yaptılar. Büyük bir hekimlik ve insanlık dersi verdiler. Siyasi iktidarın bu dersi anlayacağını düşünmüyorduk ancak bize soruşturma açacaklarını da düşünmüyorduk.
Sağlık Bakanlığı revirlerde görevli olan hekimlerin listesini bizden istiyor. Bakanlığın kendisinin vermesi gereken hizmeti biz verdik, bunun karşısında soruşturma açılmış olsa bile isimleri verecek değiliz. 17 Haziran'da çeşitli meslek örgütleriyle birlikte yapmış olduğumuz gösterilerle ilgili sayın başbakan ‘Siz nasıl iş bırakırsınız, sizin insan sevginiz nerede’ dedi. İş bırakma konusunda uluslararası ve ulusal hukuka göre defalarca yargılanıp beraat ettik. İnsan sevgimiz nedeniyle Taksim'de, Gezi Parkı'nda Kızılay'da Güven Park'ta İzmir Kordon'da hizmet verdik" dedi.
"GÖZYAŞARTICI KİMYASALLARIN TOPLUM ÜZERİNDE KULLANILMASI YASAKLANMALI"
Öte yandan toplantı sırasında basın mensuplarına "Toplumsal olaylarda kullanılan şiddet ve biber gazı durdurulmalıdır" başlıklı ortak basın bildirisi dağıtıldı. Bildiride, “Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve dernekler; İnsan sağlığını tehdit eden gözyaşartıcı kimyasalların toplum üzerinde kullanılmasının yasaklanmasını, yasaları ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak, toplumun beden ve ruh sağlığını bozan, en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve ölmesine neden olan sorumluların belirlenerek hukuki yaptırımların gerçekleştirilmesini, talep ediyor.
Halk sağlığını koruma görevimizi, halkımız ve uluslararası sağlık camiasında farkındalık yaratarak, yasa ve sözleşmelerin uygulanması için mücadale ederek, zarar görenlerin haklarını koruyarak, sağlık hakkını kullanmalarına destek olarak, maruz kalanların mahremiyetine saygı duyarak, tıbbi belgeleme konusunda sorumluluk alarak yerine getireceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz" denildi.
Televizyonlardaki görüntüleri izlediğimiz zaman, bizzat yaşadığımız olaylara baktığımız zaman, biber gazı gösteri kontrol ajanı olarak kullanılmamıştır. Kimyasal silah olarak kullanılmıştır.
Sağlık örgütleri, insan sağlığını tehdit eden göz yaşartıcı kimyasalların kullanımının yasaklanmasını, dört vatandaşın ölümüne binlerce insanın yaralanmasına neden olan sorumluların belirlenerek cezalandırılmaları talep ettiler.
Türk Toraks Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiatri Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Türk Farmakoloji Derneği, biber gazı ile ilgili olarak Taksim Point Otel'de basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Karaalp, Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Prof. Dr. Selma Karabey, İstanbul Barosu Eski Başkanı Avukat Turgut Kazan’ın yanı sıra yerli ve yabancı basın mensupları katıldı .
"İKİ VATANDAŞIN BİBER GAZI ETKİLENİMİ SONUCU ÖLDÜĞÜNDEN KUŞKULANILMAKTADIR"
Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümit Biçer, dernekleri tarafından 2011 yılında yayınlanan kitapçıkta biber gazının ölümcül etkilerinden bahsedildiğini belirterek, “Türkiye’de meydana gelen ölümler söylenmiştir. Bugüne kadar biber gazının öldürücü olmadığı ifade edilse de Türkiye’de hepimizin bildiği gibi Hopa’da öldürülen öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümünün biber gazıyla ilgili olduğu Adli Tıp Kurumu raporları tarafından da teyit edilmiştir.
Musa Dağ, Mehmet Uytun, Hacı Zengin, Kazım Şeker, Çayan Birben bugüne kadar biber gazı maruzuyeti sonucu ölen vatandaşlarımızdır. Son gezi olayları nedeniyle aslında istatistiklerde yer almayan 2 vatandaşımızın da biber gazı etkilenimi sonucu öldüğünden ciddi olarak kuşkulanılmaktadır.
Ankara’da Kızılay’da bir dershanede işçi olarak çalışan 47 yaşındaki İrfan Tuna ve Avcılar’da 50 yaşındaki Zeynep Eryaşar’ın otopsi sonuçları ve incelemelerinde biber gazının maruzuyetine ilişkin bulguların ortaya çıkacağını düşünmekteyiz. Ankara’daki olayla ilgili şöyle bilgileri verebilirim.
47 yaşında dershanede çalışan bir işçi. Çalıştığı dershane Kızılay’ın göbeğinde özellikle olayların olduğu yerin ortasında. Üç gün boyunca aslında işe gidip gelirken, hep geliş saatlerinde göstericilere yönelik olarak sıkılan gazdan etkilendiği belirtiliyor.
Son gelişinde de bir gösterinin arasında kalıyor. Çok yoğun gaza maruz kalıyor. Gaza maruz kaldıktan sonra iş yerine gelip göğsünün sıkıştığını biraz nefes alıp vermekte problem olduğunu düşünüyor. Daha sonra arkadaşları yerde yatarken görüyorlar.
Hastaneye götürüldüğünde öldüğü anlaşılıyor. Yapılan otopsisinde özellikle aile bu konuda endişesi olduğu için inceleme yapılmasını talep etmişti. Örnekler alındı, onların sonuçlarını bekliyoruz. “dedi.
"BİBER GAZI KİMYASAL SİLAH OLARAK KULLANILMIŞTIR"
Ankara’daki olayla ilgili daha fazla ayrıntıya sahip olduklarını ifade eden Biçer, “İstanbul’daki olayla ilgili olarak da 50 yaşındaki bir ev kadınının gösteriye katıldıktan sonra gaza maruz kaldığı ve eve geldikten sonra kalp krizi sonucu öldüğü belirtiliyor.
Yine aynı şekilde onda da ailesi gazın etkisi olabileceğini düşünerek bir değerlendirme yapılmasını istedi. Uzmanlık derneğimize bu konuda yapılan başvuru sonrasında biz daha kapsamlı olarak konu hakkında bilgi verebiliriz. Türkiye’de televizyonlardaki görüntüleri izlediğimiz zaman, bizzat yaşadığımız olaylara baktığımız zaman, biber gazı gösteri kontrol ajanı olarak kullanılmamıştır.
Kimyasal silah olarak kullanılmıştır. Bu konuda gerekli suç duyurusu uzmanlık derneğimiz tarafından da, Türk Tabipler Birliği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile birlikte yapılacaktır. Hukuksal süreç derneğimiz tarafından da takip edilecektir" dedi.
"YÜKSEK DOZ GAZ KALICI AKCİĞER HASTALIKLARINA NEDEN OLABİLİR"
Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Gezi Parkı olaylarında kullanılan biber gazlarının akciğer sağlığını doğrudan etkilediği belirterek, “Deneysel olarak yapılan çalışmalarda solunum hasarı yaptığı tespit edilen bu gazların yüksek dozda kullanıldığı takdirde uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve kalıcı akciğer hastalıklarına neden olduğu düşünülmüştür.
Bunun için biber gazına maruz kalan vatandaşlarımıza Türk Toraks Derneği değişik illerde solunum fonksiyon testleri yapmaktadır. Pilot bölgelerde yayılan bu çalışmalarda ilk elimize ulaşan bilgilere göre biber gazına maruz kalan kişilerin yüzde 52'si kadın ve bunların ortalama yaşları 30'dur. Bunların yüzde 48'i üniversite mezunu, yüzde 21'i üniversite öğrencisi yüzde 41'i beş metre yakınlıktan biber gazına maruz kalırken, yüzde 21'i kapalı alanlarda maruz kalmış.
Yapılan testler sırasında yüzde 78'inde öksürük, yüzde 74'ünde göğüs ağrısı yüzde 50'sinde balgamlı öksürük olduğunu tespit ettik. Yüzde 3'ü kanlı balgam çıkarıyorken, bunların solunum testleri düşük bulundu. Bu kişilerin yüzde 96'sı herhangi bir sağlık kurumuna başvurmamayı tercih ederken, bunlar uzun süreli takip edilecek. Ve kalıcı solunum sistemi etkileri değerlendirilecektir" dedi.
"DOĞACAK ÇOCUKLARI ETKİLEME POTANSİYELİNE SAHİPTİR"
Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atila Karaalp, olaylarda kullanılan gazların içinde göz yaşartıcı etkileri olan maddelerin yanı sıra yanmayı sağlayan itici etki yapan bu maddelerin çözülmelerini buharlaşmalarını sağlayan onlarca başka madde bulunduğunu belirterek, “Bu diğer maddeler kronik süreçte etkilenen kişiyi veya ondan olacak ya da doğacak çocukları etkileme potansiyeline sahiptir.
Bu uzun dönem etkileri görmek üzere hayvanlarda yapılmış az sayıda araştırmada aşağıdaki sonuçlar ortaya konmuştur: Göz gelişim bozuklukları , gelişim geriliği yetişkinlikte depresyon yarık dudak ve yarık damak bunlar etkilenen kişinin çocuğunda görülebilecek etkilerdir, direk etkilenen kişilerde ise mutojenik ve kanserojik etkiler, DNA hasarı, DNA'da mutasyon ve bunun sonrasında olası kanserojen etkiler.
Gösteri alanlarında görev yapan, muhabir, kameraman, bölgede çalışan kişiler ve özellikle polis memurlarının bu maddelere uzun süre maruz kalmaları sebebiyle yukarıda sözü edilen etkilere diğer bireylere oranla daha fazla etkilenmeleridir “ dedi.
"BİR MİLYON İNSAN TRAVMAYA MARUZ KALDI"
Türkiye Psikiyatri Derneği İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Doğan Şahin, yaşanan olaylarda yoğun bir şekilde gaz bombasına maruz kalmanın Birleşmiş Milletlerin (BM) tanımladığı anlamıyla işkenceye uyduğunu ifade ederek, “Yapılan bu eylemler geniş bir topluluğa topluca işkence yapmak anlamına gelmektedir. Bütün bu olaylarda bir milyon insanın çeşitli şekillerde travmaya maruz kaldığını söyleyebiliriz.
Bu tür olaylara maruz kalan insanların 3’te 1'inde daha sonra bazı problemler ortaya çıkar. 300 bin insanda ruhsal bir sorun ortaya çıkma ihtimali bulunmaktadır. Bunların yüzde 60'ından fazlası bir yıl içinde iyileşecek, yüzde 20' sin de bu ruhsal belirtiler kalıcı olarak devam edecektir. “ dedi.
"GÖZLEMLEDİĞİMİZ BUZ DAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ"
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk, basın mensuplarına 17 Haziran itibariyle göstericilerin sağlık durumunu ile ilgili bilgiler verdi. Öztürk, “ Biri polis 3 gösterici olmak üzere 4 yurttaşımız hayatını kaybetti.
Gazdan etkilenerek hayatını kaybetmiş insanların olma ihtimali var. Bunlar kanıtlanamadığı için biz var olanı söylüyoruz. 59 vatandaşımız ağır şekilde yaralanırken, bunlarda 6'sının hayati tehlikesi devam ediyor. 100'ün üzerinde vatandaşımız kafa travması geçirdi.
Bizim ulaşabildiğimiz bilgilere göre 11 yurttaşımız gözünü kaybetti. 1 vatandaşın dalağı alındı. 7 bin 822 vatandaşımızın yaralandığı yönündedir. Bu bizim gözlemlediğimiz kadarıyla buz dağının görünen yüzüdür" dedi.
"BÜYÜK BİR HEKİMLİK VE İNSANLIK DERSİ VERDİLER"
Olaylar sırasında gerek meslek örgütü çağrısıyla gerekse de çağrı olmadan binlerce hekim şiddete uğrayan, yaralananların yardımına koştuğunu söyleyen Öztürk, “Bu nedenle bütün meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bizim dışımızda tıp fakültesi öğrencileri de bunu yaptılar. Büyük bir hekimlik ve insanlık dersi verdiler. Siyasi iktidarın bu dersi anlayacağını düşünmüyorduk ancak bize soruşturma açacaklarını da düşünmüyorduk.
Sağlık Bakanlığı revirlerde görevli olan hekimlerin listesini bizden istiyor. Bakanlığın kendisinin vermesi gereken hizmeti biz verdik, bunun karşısında soruşturma açılmış olsa bile isimleri verecek değiliz. 17 Haziran'da çeşitli meslek örgütleriyle birlikte yapmış olduğumuz gösterilerle ilgili sayın başbakan ‘Siz nasıl iş bırakırsınız, sizin insan sevginiz nerede’ dedi. İş bırakma konusunda uluslararası ve ulusal hukuka göre defalarca yargılanıp beraat ettik. İnsan sevgimiz nedeniyle Taksim'de, Gezi Parkı'nda Kızılay'da Güven Park'ta İzmir Kordon'da hizmet verdik" dedi.
"GÖZYAŞARTICI KİMYASALLARIN TOPLUM ÜZERİNDE KULLANILMASI YASAKLANMALI"
Öte yandan toplantı sırasında basın mensuplarına "Toplumsal olaylarda kullanılan şiddet ve biber gazı durdurulmalıdır" başlıklı ortak basın bildirisi dağıtıldı. Bildiride, “Biz aşağıda imzası bulunan kurum ve dernekler; İnsan sağlığını tehdit eden gözyaşartıcı kimyasalların toplum üzerinde kullanılmasının yasaklanmasını, yasaları ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak, toplumun beden ve ruh sağlığını bozan, en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve ölmesine neden olan sorumluların belirlenerek hukuki yaptırımların gerçekleştirilmesini, talep ediyor.
Halk sağlığını koruma görevimizi, halkımız ve uluslararası sağlık camiasında farkındalık yaratarak, yasa ve sözleşmelerin uygulanması için mücadale ederek, zarar görenlerin haklarını koruyarak, sağlık hakkını kullanmalarına destek olarak, maruz kalanların mahremiyetine saygı duyarak, tıbbi belgeleme konusunda sorumluluk alarak yerine getireceğimizi kamuoyuna saygılarımızla duyururuz" denildi.