Wednesday, November 7, 2012

Cesur Yürekli Kadın: Süreyya Aytaş

ANADOLU’NUN CESUR YÜREKLİ KADINLARI – 1
CESUR YÜREK: SÜREYYA AYTAŞ
Onun doğduğu yerde insanlar ve periler birlikte yaşıyor…
Yaşadığı köyün tarihini yazan, doğup büyüdüğü kasabada atalarına ait belgelerin olmadığını görünce arşiv oluşturmaya başlayan ve mübadele ve mübadiller konusunda  pek çok kitap yazan, belgeseller hazırlayan bir kadın Süreyya Aytaş… Sevdalısı olduğu Mustafapaşa’ya (Sinasos) olan sevgisini şiirsel bir dille anlatıyor:

Cesur Yürek Süreyya Aktaş
“Biliyor musunuz? Benim doğduğum yerde insanlar ve periler bir arada yaşarlar peri bacalarında… Benim yaşadığım yerde gökyüzü, kelebekler gibi uçuşan rengârenk balonlarla bezenir. Benim yaşadığım yerde hala mağara evlerde oturuyor insanlar. Benim yaşadığım yerde tarihi, doğayı ve kültürel değerleri bir arada yaşar insanlar… Ne  muhteşem bir güzelliktir! Bu güzellikleri görebildiğim için, böyle güzel bir yerde yaşadığım için şükrederken, kaç kişinin yaşadığı yerin güzelliklerini görerek, hissederek, gelecek nesil bunları görebilecek mi kaygısını duyarak, havasını içine çekerek hayatını sürdürdüğünü merak ediyorum.”
Atalarının öyküsü seksen altı yıl öncesine dayanıyor… Şiirsel olmak bir yana hüzünlü bir öykü.
Lozan Antlaşması sonrası 1924 yılında yapılan mübadeleyle, Mustafapaşa‘daki Ortodoks Rumların yerlerine, Yunanistan’ın Kastorya bölgesindeki Jerveni köyünde yaşayan Müslüman Türkler yerleştirilmeye başlanıyor… O yıllarda Süreyya Aytaş‘ın dedeleri de sevdiklerinden ayrılıp evini, geçmişini geride bırakıp yollara düşüyor. Uzun ve zahmetli bir yolculuk sonrası Kapadokya bölgesine Mustafapaşa (Sinasos) köyüne ulaşıyorlar.
Türkiye’ye anavatanlarına geliyorlar gelmesine ama aralarında sadece iki kişi yarım yamalak Türkçe biliyor. Zorluklar, açlık, yörede yaşayan köylüler tarafından dışlanmak zor geliyor. Yeni yerlerine alışana kadar oldukça sıkıntılı bir dönem geçiyor.
Süreyya Aytaş, o dönemde Türkiye’ye göçen bir ailenin üçüncü kuşak torunu..
Babasız büyüyor. Almanya’ya giden babası orada Yugoslav bir hanım ile evlenince Mustafapaşa’da annesi ve kardeşleri ile bir başlarına kalıp anneannesi ve dedesinin yanına taşınıyorlar. Çocukluğu, anneannesinin memleket özlemi ve Jerveni ile ilgili hikâyelerini dinleyerek geçiyor… Evde Makedonca konuşulduğu için Süreyya Aytaş ilkokula başladığında hayli zorlanıyor. Sokakta çocuklardan öğrendiği çat pat Türkçesi derslerde yeterli gelmeyince arkadaşlarının alay konusu oluyor. Süreyya Aytaş’ın mübadillerle ilgili ilk deneyimleri böyle başlıyor.
Babasız büyümesi nedeni ile duyduğu aile özlemi onun küçük yaşta evlenmesine neden oluyor. Ortaokulu bitirir bitirmez bir akrabasının oğlu ile evleniyor. Ancak o gün kendisine, “okuyacağım” diye bir söz de veriyor.  24 yaşında iki çocuk annesi Süreyya Aytaş önce dışarıdan liseyi bitiriyor, ardından da üniversiteyi… Daha sonra Niğde’ye gidip öğretmenlik formasyonu alıyor ve doğup büyüdüğü toprakların çocuklarına yararlı olabilmek için öğretmenliğe başlıyor. Rehberlik yapan eşinden de İngilizce ve İtalyanca öğreniyor.
Çocuklarının ortaokula başladığı yıl eşinin vefatı sonrası iki çocukla ortada kalınca kışın öğretmenlik, yazın gündüz kuyumcu yanında, geceleri de bir otelin resepsiyonunda çalışarak çocuklarını büyütüyor…
Öğretmenlik yaptığı dönemde, çocuklara verdiği bir ödev Süreyya Aytaş’ın hayata bakışını değiştiriyor. Çocuklardan çevrelerinde yaşayan insanların yaşam öykülerini yazmalarını istiyor, hiç birinin ödevlerini yapamadığını görünce araştırmaya başlıyor. Yaşadığı köyde geçmişe yönelik, bu köyde yaşayan mübadillerle ilgili hiçbir belgenin olmadığını anlayınca hayal kırıklığına uğruyor.
Öğretmenlik sonrası belediyede çalışmaya başlayan Süreyya Aytaş, arşivde geçirdiği bir ayın sonunda Mustafapaşa ile ilgili kaynakları bulmaya karar veriyor.  Avrupa Birliği projeleri kapsamında gerçekleştirilen “Dünya Yerel Yönetimler Akademisi” nin İstanbul’da düzenlediği kursa gidiyor… “Yerel Yönetimlerde Muhtarlar” projesi kabul edilip başarı ile uygulanınca yeni projeler için destek sözü alıyor…
Ardından “Mustafapaşa Mevcut Durum Raporu ve Eylem Planı”, “Yerel Halkta Koruma Bilincinin Geliştirilmesi”, “Ortak Kültür Mirasımızı Birlikte Koruyalım” (Girit Belediyesi ile ortak proje), “Güvercin Üretimini Geliştirme Projesi” , “Mustafapaşa Yemekleri”,
“Mustafapaşa Konak Evleri”, “Yastığım Taş, Yorganım Taş Belgeseli”ni hazırlıyor…


KAYNAK: KADINMEDYA.COM