Mağdur, Haydut,
Lider, Politikacı: Efsanevi Haydutlar Kraliçesi Phoolan Devi
16 yaşında tacizci
kocasını terk etti, kaçırıldı, tecavüze uğradı
18 yaşında çete
lideri oldu
20 yaşında
tutuklandı
31 yaşında
politikaya atıldı
Evinin önünde
öldürüldüğünde 38 yaşındaydı.
Takvimler 14 Şubat
1981'i gösteriyordu. Batı dünyası kırmızı kalpler ve peluşlu hediyelerle
sevgililer gününün heyecanından kendinden geçmişti. O tarihte 18 yaşında olan
haydut lider Phulan Devi ve çetesi, Hindistan'ın Behmai kasabasına polis
kılığında giriş yaptı. Phulan'ın gözleri intikam ateşiyle yanıyordu. Çünkü Behmai
kasabasında sevgilisi Vikram Mallah'ı da öldüren Shri Ram ve Lala Ram'ın
çetesinin günler süren tecavüzüne maruz kalmıştı. Behmai'de dövülmüş,
aşağılanmış, taciz edilmiş, onlarca erkek tarafından defalarca tecavüz edilmiş
ve rehin tutulduğu kasabadan güç bela kaçabilmişti.
Alınan istihbarata
göre Shri Ram ve Lala Ram bir düğün için Behmai'de bulunuyordu. Phulan ve
çetesi köyde bulunan tüm erkekleri evlerinden çıkarttı; kimisini ayağından,
kimisini dizinden vurdu. Shri ve Lala Ram'ı soruyorlardı. Ancak kimse açık
etmedi. Bunun üzerine Phulan'ın emriyle Behmaili 22 üst kasta mensup erkek
kurşuna dizildi. Söylendiğine göre bu erkeklerin Phulan'ın kaçırılmasıyla ya da
tecavüzüyle ilgisi yoktu. Ancak daha sonra Phulan kalabalıktan iki kişiyi
tanıdığını iddia edecekti. Bu katliam gibi olay, Phulan'ın erkeklerin suç
dünyasında kabul
ve saygı gördüğü bir vaka olarak tarihe geçti. Phulan artık Haydutlar Kraliçesi
idi.
Phulan Devi,
1963'te dünyaya geldi. Doğduğu tarihlerde kadınlar pek değer görmüyordu;
açıkçası insan yerine konduklarından bahsetmek zordu. Kadınların çığlıklarına
önce diğer kadınlar yüz çeviriyordu. Erkekler bile dahil oldukları kastlara
göre değerlendiriliyordu; Hindistan o yıllarda çok çetin bir sosyal yapıya
sahipti. Nihayetinde bazı coğrafyalarda var olmak zordu; başlı başına bir işti.
Ekilecek bir karış toprak yoktu belki; göz alabildiğince uzanan ölmüş kumla
imtihan olunuyordu hayatlar. Su akmıyordu evlerden; kilometrelerce ötedeki
kuyularda, çeşmelerde uyuyan mavi bir devdi su.
Phulan'ın ailesi
Mallah (kayıkçı) kastına mensuptu. Hindistan'daki kast sistemine göre aşağı
kastlardan biriydi Mallahlar. Haliyle Phulan'ın ailesi de geçim sıkıntısı
çekiyordu. 11 yaşındayken babası tarafından uzakta yaşayan 33 yaşındaki bir
adama eş diye satıldı Phulan. Acıyla tanıştığında 11 yaşındaydı yani. Kocası
Phulan'ı dövüyor, aşağılıyor, geceleri de tecavüz ediyordu. Phulan'ın
çığlıklarına kocasının annesi yüz çeviriyor, hiçbir şey söylemeden olanı biteni
izliyordu. Bazı yerlerde kadınların çığlıklarına önce diğer kadınlar yüz
çeviriyordu zira…
Bazı yerlerde
hayatın kendisi bir travmaydı. Acı, su ve ekmek gibi hayatın içindeydi. Bazen
su ve ekmekten daha çok. Bazen her şeyden çok. Dünya adil değildi, hiçbir zaman
da olmamıştı; bazı yerlerde çok daha aşikardı böyle gerçekler. Bazı yerlerde
çocuk olmuyordu insanlar; özellikle de kızlar… Bazı yerlerde insanlar düş bile
kurmaya çekiniyordu, hele de kızlar. Ah o küçük kadınlar! Bazı yerlerde doğan
kadınlar dünyayı değiştiriyordu; bazı yerlerde doğanlar ise sadece kendi kaderlerini…
Üstelik bazı yerlerde bu, dünyayı değiştirmekten daha zordu!
Daysu Sundari
(Güzel Haydut)
Phulan Haydutlar
Kraliçesi olduktan sonra zaman zaman sürdüğü kırmızı ruju ve kırmızı ojeleri
ile dikkat çekiyordu. Boynunda biten kısa saçlarına her zaman intikamını
simgeleyen kırmızı bir bandana takıyordu. Asker ceketi, dar pantolon ve
fermuarlı botlar giyiyordu. Zamanı için önemli bir pop ikon olmuştu. Halk ona
daysu sundari (güzel haydut) diyordu. Kendisine sonsuz destek veren Hindistan
basını zaman zaman Phulan'ı beyaz tenli ve mavi gözlü bir kadın olarak tasvir
etse de, Phulan her Hintli kadın gibi kömür gözlü ve bir hayli buğday tenliydi.
Ayrıca çetesiyle beraber sadece üst kastları soydukları ve üst kastlardan
adamları kaçırıp fidye istedikleri, alt kastlara ve mağdur kadınlara yardım
ettikleri anlatılıyordu. Phulan Devi bir halk kahramanı olmuştu artık. Ama bu
yere gelmesi hiç de kolay olmamıştı.
Kocasından
kaçtıktan sonra bir süre kuzeninin yanında kaldı Phulan. Ancak kocasından kaçan
bir kadın, o yıllarda kırsal Hindistan'da görüldük şey değildi. Phulan gittiği
her yerde sözlü tacize ve şiddete maruz kalıyordu. Bir ara hırsızlık yaptığı
gerekçesi ile tutuklandı. İçeride tecavüze uğramıştı. Korkup babasının evine
sığındı. Ancak buradan kefaletini ödeyen Babu Gujar'ın çetesi tarafından
kaçırıldı. Bazı kaynaklara göre 16 yaşındayken kaçırıldığı bu çete tarafından
kendisine tecavüz ediliyordu. Ancak çete üyeleri içinde biri vardı ki, bu zulme
sessiz kalamadı ve Phulan'ı taciz eden
çete liderini öldürdü. O adam Vikram Mallah'tı ve artık çetenin lideri olmuştu.
Mensubu olduğu
aşağı kasta ve kadın olmasına aldırmadan kendisine insan muamelesi yapmayan her
erkekle çata çat atışan Phulan Devi, hayatında ilk defa bir erkek tarafından
saygı görüyordu. Vikram Mallah, Phulan'a tüfek kullanmasını, kavga etmesini ve
suç dünyasının kurallarını öğretti. Artık hep beraberdiler ve Hindistan'da
Mallah – Devi çetesi olarak nam salmaya başlamışlardı. Başka bir deyişle
Hindistan'ın Bonnie ve Clyde'ı olmuşlardı.
Bu sırada çetenin
asıl sahibi olan Shri Ram ve Lala Ram hapisten çıktılar. Çetedeki bu sivri
kadından rahatsız oluyorlardı. Bir kere Phulan ve Vikram'ı öldürmeye kalktılar,
ancak başarılı olamadılar. Çift bu olaydan sonra kaçtı ve bir süre şehirde
saklandı. Phulan'ın ailesini ziyaret etti. Babası Phulan'a kocasının yanına
dönmesi gerektiğini söylediğinde Phulan ve Vikram Phulan'ın kocasına bir
ziyaret yapmaya karar verdiler. Phulan kocasını bir ağaca bağladı ve öldüresiye
dövdü. Sonra durdu, onları izleyen şaşkın kalabalığa döndü ve haykırdı:
"Bu ülkede
küçük kızlarla evlenen yaşlı adamlar korksun! Onları bulup öldüreceğim!"
Küllerinden Doğan
Bir Kadın
Phulan ve Vikram,
Phulan'ın kocasına yaptıkları ziyaretten dönüyorlardı. Shri Lam'ın çetesi
tarafından pusuya düşürüldüler. Vikram olduğu yerde öldürüldü; Phulan ise
Behmai kasabasına kaçırıldı ve haftalar süren taciz başladı. Phulan'ın
kaçmasına Vikram'ın da arkadaşı olan iki çete mensubu yardım etti. Ancak
Phulan, Behmai cehenneminden kurtulduğunda yarı delirmiş bir haldeydi ve
vücudunda sayısız darp izi vardı. Erkeklerden nefret ediyor, bundan sonra
hiçbir erkeğin yakınına dahi sokulmak istemediğini söyleyip duruyordu. Zaman
zamansa Vikram'ı sayıklıyordu. Bir süre kuzeni tarafından bakıldıktan sonra
Phulan, tüm cesaretini toplayıp Vİkram'ın müttefiklerinden Müslüman çete lideri
Baba Mustakim'i ziyarete gitti.
Baba Müstakim'e
olanları anlattı ve emrine bir çete vermesini istedi. Baba Müstakim, Man Singh
ve Phulan emrine bir çete verdi. Phulan işte bu çete ile Behmai baskınını
gerçekleştirdi. 18 yaşındaydı ve kadınların insan yerine konmadığı bir ülkede,
en sert cenahlardan birinde lider olmuştu. Emrinde adamları vardı, ülkede nam
salmıştı ve saygı görüyordu. Ama yine de çember daralıyordu.
1983'e
gelindiğinde adamlarının pek çoğu öldürülmüştü. Giderek yalnız kalıyordu.
Üstelik yorgundu. Polis de teslim olması için bastırıyordu. Phulan sonunda bu
öneriyi kabul
etti; ancak dört şartı vardı.
1. Ölüm cezası
almayacaktı
2. Çetesine mensup
olanlar en fazla 8 yıl ceza alacaklardı
3. Babasına bir
kısım arazi verilecek ve ailesi teslim olduğu ana tanıklık edecekti
4. Sadece Mahatma
Ghandi'nin ve Hindu tanrıca Durga'nın resimlerinin önünde silahlarını
bırakacaktı, polisin önünde diz çökmeyecekti.
Şartları kabul edildi ve Phulan
teslim oldu. 1983'ten 1994'e kadar hapis yattı. 90'lardan itibaren politikayla
ilgilenmeye başladı. Bir süre alt kastların haklarını koruyan bir dernekte
yöneticilik yaptı. 1996'da ülkenin en önemli sol partisi olan Sosyalist
Samajwadi Partisi'nden aday oldu ve seçildi. 1999'da ikinci kez aday oldu ve
yine seçildi. 1998'de Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterileceği konuşuluyordu;
ancak gösterilmedi.
Kraliçe Öldü!
Phulan Devi'nin
2001'de evinin önünde üç maskeli adam tarafından vurularak öldürülmesini böyle
duyurdu dünya basını. Cinayetten suçlanan üç kişi, Behmai katliamının
intikamını aldıklarını iddia ediyordu. Ancak kimilerine göre asıl neden Phulan'ın
Hindistan'ın kadim kast sistemine meydan okumasıydı. Bazı taşların yerinden
oynaması pek çok kişiyi rahatsız ediyordu.
Phulan Devi
Hindistan'ın acımasız kast sistemi içinde en alt kastlardan birinden gelen bir
kadın olarak, 38 yıllık ömrüne çok şey sığdırdı. Alt kastlar için Hindistan'ın
Robin Hood'uydu. Üst kastlar içinse sosyal düzene kast eden bir toplum düşmanı. Kadınların erkeklere
karşılık vermesinin yasak olduğu bir yerde Phulan çete lideri oldu, soygunlar
yaptı, adam öldürdü, Nobel Barış Ödülüne adaylığı gündeme geldi, parlamentoya
girdi, milletvekili oldu. Kuşkusuz sıra dışı bir hayat sürdü…
Shekar Kapur'la
Bandit Queen Polemiği
1994 yılında
Hindistanlı yönetmen Shekar Kapur, Phulan Devi'nin hayatını anlattığını iddia
ettiği bir film çekti; Bandit Queen (Haydutlar Kraliçesi). Film Kapur ve Devi
arasındaki iplerin gerilmesine neden oldu. Devi, filmin yasaklanması için
mücadele verdi. Devi'nin filmle ilgili açıklaması şöyleydi:
"Anlatılan
benim hayatım olmadığı halde, nasıl öyle olduğunu iddia ediyorlar? Filmde
sürekli ağlayan, zavallı, hayatı boyunca mantıklı hiçbir karar almamış bir
kadın olarak gösteriliyorum. Sadece defalarca ve defalarca tecavüze uğrayan bir
kadınım. Tecavüz, zengin erkeklerce 'mal' muamelesi gören alt kastlara mensup
kadınlar için hayatın bir gerçeğidir."
Phulan Devi,
gerçek hayat hikayesini kaleme aldığı "I, Phoolan Devi" (Ben Phulan
Devi) adlı kitabında anlatıyor.
Ezgi Aksoy