İnsanlar, içinde yaşadıkları kültürlerin geleneklerine göre
kadın – erkek kimliği edinirler; kadın sünneti, sözü geçen ülkelerde kadın
cinsel kimliğinin oluşturulması için yapılan bir ritüeldir!
İlkel diye adlandırılan bu toplumlarda kadın sünneti bir
geçiş evresi, yani toplumda kabul
görme, ideal eş olma törenidir. Ergenlik dönemini yaşayan kadın bireyin,
evlenecek statüye eriştiğinin göstergesidir ve sonuç, ruhun onarılamaz
yaralanmasıdır!
2014 Temmuz’unda UNICEF (Birleşmiş Milletler
Çocuklara Yardım Fonu) ve İngiltere hükümetinin ‘The Girl’ zirvesini
düzenlemesi, yılda yüz yetmiş bin kadına uygulanan ‘Kadın Sünneti’nin önüne
geçilmesi için alınan kararlar, bu çağ dışı geleneği dünya gündemine yeniden
getirdi. IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) Kadın Sünneti ile ilgili verdiği
söylenen fetvayı yalanlamasına rağmen, sorumlusu olduğu vahşet dünya kamuoyuna
aksini düşündürtmektedir.
İngiltere Başbakanı David Cameron: “Bütün kızların
şiddet ve baskıdan uzak hayatlar yaşamaya, zorla evlendirilmemeye ve hem
fiziksel hem de ruhsal açıdan yaralayan ‘Kadın Sünneti’nden uzak durmaya
hakları vardır” derken, uygarlık çizgisini aşmış bir ülkede de Asya
ve Afrika halklarının geleneklerini korkusuzca uyguladıklarını itiraf
etmesine rağmen, alınacak önlemlerin Avrupa ülkelerinde sınırlı kalacağı
gerçeğini de gözler önüne sermektedir. Gelenek ve inançlarını Avrupa
ülkelerinde sürdürmek isteyen bu halkları hiçbir yasa engelleyememektedir.
"Kadın Sünneti, prepus ve klitorisin kesilerek
alınması şeklinde yapılan cerrahi bir uygulamadır; klitoris veya bızır kesimi
ya da genital sakatlama olarak da isimlendirilir "
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre kadın sünnetinin dört türü
bulunmaktadır:
1- Prepusla birlikte klitorisin bir kısmının veya
tamamının kesilmesi;
2- Klitoris, prepus ve çevresindeki küçük (Labia Minör)
ve bir kısım büyük dudakların (Labia Majör) kesilmesi;
3- Klitoris ve prepus ile birlikte küçük ve büyük
dudakların tamamının kesilmesi, açık olan yaraların dış çeperlerinin biraraya
getirilerek, tümüyle dikilmesi, sadece idrar ve regl kanamasının akabileceği
genişlikte bir açıklık bırakılması;
4- Sembolik olarak kilitorisi veya dudakları çizmek,
kilitorisi dağlamak, vaginayı genişleyecek şekilde kesmek.
Kadınların büyük çoğunluğu ilk iki uygulama ile sünnet
edilmektedir. Sünnet edilen kadınlara doğum sonrası aynı ritüel
uygulanmaktadır; doğum esnasında sünnet bölgesi yarılan kadınların, doğumdan
sonra genital bölgeleri yeniden dikilmekte, yaşadıkları acılar matruşkalar gibi
sonsuz çoğalmaktadır!
Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklerine göre, her yıl
yaklaşık iki milyon kız çoçuğu sünnet kaynaklı, yaşamlarını kaybetme tehlikesi
ile karşı karşıya kalmaktadır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA)
verilerine bakıldığında kadın sünnetinin yoğun olarak görüldüğü Afrika ve Orta
Doğu’daki yirmi dokuz ülkede, yüz yirmi beş milyona yakın kadın sünnet edildi.
UNFPA’ya göre verilerin ışığında yapılan değerlendirmede 2030 yılına kadar, bu
sayının seksen milyonu geçeceği varsayılmaktadır. Kadın sünnetinin sayısal
olarak en çok görüldüğü ülkelere bakacak olursak: Mısır, Etiyopya, Nijerya , Sudan
ve Kenya ’nın
ilk sıralarda yer aldığını görürüz. Somali’deki kız ve kadınların yüzde doksan
sekizinin sünnet edildiği Birleşmiş Milletler (BM) raporlarında
belirtilmektedir.
"Yemen’de yapılan kadın sünnetlerinin yüzde doksan
yedisi evde gerçekleşmekte ve büyük çoğunluğunda bıçak ve jilet
kullanılmaktadır. "
“…(Şeytan dedi ki) Mutlaka onlara emredeceğim de hayvanların
kulaklarını kesecekler ve yine mutlaka onlara emredeceğim de Allah’ın
yarattığını değiştirecekler…” ( Nisa Suresi 119. Ayet)
Hz. Muhammed, “Sünnet (Hıtan) erkeklere sünnet, kadınlar
için fazilettir” (Ahmed b. Hanbel; Ebu Davud Edeb; el- Fethu’r- Rabbani)
Bu sünnet, Ebu Hanife ve İmam Malik’e göre mutlak sünnet, Ahmed b. Hanbel’e
göre erkeğe vacip, kadınlar için sünnettir. Şafii’lik mezhebi erkek ve kadın
arasında sünnet konusunda fark görmemiştir!
İslam’da kadın sünnetinin yeri hakkında görüş birliği
bulunmamakta, mezhepsel yorum farklılıkları görülmektedir. Şafii mezhebi vacip,
Hanefi ve Maliki mezhepleri sünnet, Hanbeli mezhebi ise müstehap (ne sevap, ne
günah) olduğuna dair yorumlarda bulunmuşlardır.
Kadın Sünneti
Ebu Davud’da yer alan ve ummü Atiyye el- Ensariyye’den
aktarılan hadise göre: “Bir kadın Medine’de kızları sünnet ettirdi. Resulullah
(Sav) kadını çağırtarak kendisine, Derin kesme. Zira derin kesmemen kadın için
daha çok haz vesilesidir. Koca için daha makbuldür.” diye talimat verdi;
Sahih-i Müslim’de yer alan ve Aişe bin Ebu Bekir’den aktarılan hadise
göreyse: “Resulullah (Sav) buyurdu ki ‘Erkek dört şube (Kadının kolları ve
bacakları) arasına oturup, iki sünnetli kısım birbirine dokundu mu gusül lazım
olur.” Hadisleri yorumlamaya çalışırsak, birincisinde Hz. Muhammed bir
geleneği kaldırmadan önce insanları yumuşatıp alıştırmaya; ikincisinde ise
hangi hallerde gusül abdesti alınması gerektiğini anlatırken kadın sünnetinden
bahsetmektedir. Yoksa, kadın sünneti üzerine kesin bir emir olduğunu
söylememektedir.
[quote] İslam mezheplerinin yorumcuları, gelenek ve
görenekleri hadislerden yola çıkarak dine uygulamaya çalışmaktadırlar. [/quote]
16. yüzyıl Hanefi muhaddislerinden Aliyyü’l Kari’ye göre
kadınların sünnet edilmesi ‘Kadın yüzünü taze kılar ve güzelliğini arttırır.
Şehveti teskin eder. Cimayı lezzetli ve cazip kılar, kocanın karısına karşı
sevgisini arttırır.’ gibi fetvaların ve yorumların İslam dini içerisinde
olamayacağını görürüz.
Kadın sünnetinin uygulandığı ülkelerdeki entelektüel
görüşlere bakacak olursak, karanlığın aydınlananabildiğini söyleyemeyeceğiz:
“Sünnet eğer
doğru şekilde yapılırsa temizliktir, erkekler ve kadınlar açısından
yararlıdır.” ( Arap gazetesi Aşark El- Esvet- İslam uleması Mohammed
Tantawi 9 Nisan 1996)
…gülerek, “Kanun sünneti gerekli olmadıkça yasaklıyor, ama
ben bir tıp profesörüyüm ve sünneti tıbbi gerekçelerle yapmaya devam edeceğim.” (Jinekolog,
Dr. Munir Fawzi- Mısır Kadın sünnetini yasakladı adlı haberde- 1998 Associated
Press)
“İslam ve tıp sünnetin yararları konusunda fikir birliğinde.
Sünnet edilmemiş kızlar, enfeksiyon ve kansere daha fazla yakalanma riski
altındadır.” ( Dr. Saed Thabet, Kasr El Aini (Kahire) hastanesinde
jinekolog- British Medical Journal-3 Ağustos 1996)
“…buradaki, yani Sudan’daki kızlar için sünnet, vücutlarının
herhangi bir parçasını almak anlamına gelmez. Herkesin başına gelen normal bir
hadisedir.” ( Dr. Yahia Oun Alla, Sudanlı Psikiyatr 1989)
[quote] Bu görüşlerin aksine ölüm, enfeksiyon, organda
kanama, şiddetli ağrılar, ürolojik komplikasyonlar,şok, anüste hasar, HIV,
Hepatit B, depresyon, doğum özelliklerini kaybetme kadın sünneti ile görülen
insani olmayan sonuçlardır. [/quote]
İnsanlar, içinde yaşadıkları kültürlerin geleneklerine göre
kadın-erkek kimliği edinirler; kadın sünneti, sözü geçen ülkelerde kadın cinsel
kimliğinin oluşturulması için yapılan bir ritüeldir! İlkel diye adlandırılan bu
toplumlarda kadın sünneti bir geçiş evresi, yani toplumda kabul görme, ideal eş olma törenidir.
Ergenlik dönemini yaşayan kadın bireyin, evlenecek statüye eriştiğinin
göstergesidir ve sonuç, ruhun onarılamaz yaralanmasıdır!
İnsanlığın tarımı bulmasıyla birlikte, yerleşik konuma
geçişi ‘Mülkiyet’ olgusunu da ortaya çıkardı. Erkek egemen bir kültürde,
ilk mülkiyetin de kadın olması yadırganmadı! Erkeğin soyunu sürdürebilmesi
için temiz bir tohumun, temiz bir tarlaya ihtiyacı vardı! Temizlik ‘Bakir’
olmak demekti! Sünnet edilen bir kadın, hem bakir hem de temiz olarak kabul edildiğinden; bu
eylem ilkel toplumların geleneklerinde yer aldı! Geleneğin kuşaktan kuşağa
aktarılmasında ve kendi cinslerine büyük acılar yaşatılmasında, sorumluluğu
yine kadınlar taşıdı!
" Kadınların kahkahasına bile katlanamayan zihniyetin,
ahlak kavramını kadın sünnetine vardırmayacağının garantisi bulunmamaktadır!"
Kadın sünnetinin gerekçeleri arasında; kadın cinsel
organının temiz ve görünüşünün düzgün olması; daha kolay temizlenebilmesi;
kadınlığa adımın sembolü olması; kadının varlığının öne çıkartılması; kadının
evlilik şansının artması; geleneğe bağlılık; erkeklere daha fazla zevk vermesi
bulunmakta olup, kadının tamamen ‘Meta’ durumuna getirildiği de
saptanmaktadır.
Sünnetsiz kadınların orgazma ulaştıkları anda, erkek
spermlerini öldürdüğüne ve erkeğin kısırlaşmasına sebep olduğuna; sünnetli
kadınların doğurganlığının arttığına, klitorisin, erkek organından kalma bir
parça olduğuna (Yaradılış Efsanesi) kesilmezse büyümeye devam edeceğine ve
gerçek kadın olabilmek için bu parçanın mutlaka kesilmesi gerektiğine inanan
ilkel toplumlarda, kadının akıl sağlığının korunması için ve çıldırmasının
önüne ancak bu yolla geçilebileceği görüşü savunulmaktadır!
Oysa kadınları çıldırtan, klitorisleri kesildiğinden cinsel
anlamda haz duymamaları, bekaretin ispatı ve salt neslin devamı için doğurgan
bir nesne durumuna getirilmeleridir! Asıl sünnet edilmesi gereken organın, bu
sapkın düşünce ve inançların saklandığı, beynin karanlık tarafı olduğu
gerçeğini kabul
etmemiz gerekmektedir!
http://indigodergisi.com/2014/08/kadin-sunneti-ve-bekaret-yalanlari/