Monday, June 6, 2016

Franz ve Dora: Küller küllere



Felice Bauer’in ailesi kızlarının ismini Fransızca telaffuz etmeyi tercih etmiştir. Franz Kafka’dan dört yaş küçük bu “güzel olmayan, saçı sıradan ama güzel vücutlu” kadının babasından yadigar insanlara güvenmeme refleksi, Berlin merkezli Odeon plak şirketinde yazman diyeçalıştığı zamanlardaki yaşamını şekillendirmiştir. Böyle olacaktır. Firmanın ürettiği Parlograph isimli dikte makinesinde kullanılan teknolojiye Kafka hayran olmuştur. (Bu noktada, ortalama Fütüristika okurunun Poe’nun hayranlık duyduğu satranç makinesini hatırlamasını talep ediyoruz.) Kafka telefonda rahat edemezken, gramofon korkusundan bahsederken, telefon ve parlograf arasında icat edilmesi gereken bir aygıt daha olması gerektiğini savunmuştur. Belki böyle hatırlıyoruz mektuplardan. Felice’in Kafka’nın kulağına, arkadaşlarla yenen bir yemek sonrasında otelin kapısında “her şeyi bırak ve Berlin’e gel benimle,” diye fısıldadığını iddia ediyoruz. Ofiste, evde ve her mevsimde aynı kıyafetleri giyen, bir kasabın oğlu olan babasının aksine vejetaryen, içki, sigara, çay ve kahve içmeyen Kafka’nın cevabını söylemeyi gerekli görmüyoruz. Kendisine sayısız mektup yazan Kafka’nın birden “Mektupları azaltalım, mesela haftada bire indirelim,” demesinin şokunu yaşayan Felice’e Brod gizlice fısıldar, “Franz’ı idare et, tamamen o andaki ruh haline göre cevap veren biridir.”

Dora Diamant (soyadı daha sonra Dymant olacaktır) Kafka’nın yaşamımın son on bir ayında aşkı olmuştu, Berlin’de bir dairede, Kafka kötüleştiğinde yazdıklarının bir kısmını onun adına yakmıştı. Dora berlin’e 1920 yılında yerleşmişti. Anaokulu öğretmeniydi ve Baltık Denizi’nde, Muritz’de bir yaz kampında çalışırken, ciğerlerini ısıtmaya çalışan Kafka’ya denk geldi. İkili orada geçen birkaç haftada her gün birlikte vakit geçirdi. Felice’in kulağına fısıldadığını, Dora ile yaptı. Berlin’de aynı dairede yaşadılar ve Siyonizm, Yidiş edebiyatı, sosyalizm ile ortak noktaları hakkında konuştular. Filistin’e, ana yurda gidip bir restoran açmayı hayal ettiler. Kafka garson olacaktı. Kafka’nın veremi aniden kötüleşmese, Viyana’da bir sanatoryumda kırk birinci yaş gününe bir ay kala ölmese, bu gerçekleşebilirdi. Kafka’nın ölümü sonrasında Dora, tiyatro grupları aracılığıyla Kafka’nın yapıtlarını duyurmaya çalıştı, denebilir. Gestapo ensesine binmese, bu da gerçekleşebilirdi. Yer altına çekilen Dora Lutz Lask isimli bir komünist ile evlendi. Gestapo kocasını tutuklayınca kızını da alıp Londra’ya kaçtı. Bugün bir Bangladeş mahallesi olan Doğu Londra’nın Brick Lane semti, savaş sonrasında bir Yahudi mahallesiydi. Kafka ile hayalini kurdukları restoran böylece Londra’da açılmış oldu. Bugün Tottenham Hotspur taraftarlarının lakabının Yidiş olmasında, Kafka’nın gölgesi vardır, olmalıdır.
Dora, Kafka’nın son anlarında hastaneye bir tutam çiçek ile gelmiş denir, Kafka’yı görmesine izin verilmez. Bir yerli film sahnesini aratmayacak gerçeklikle, hemşirenin tanıklığında, Kafka son aşkını görememiş, gönderdiği çiçeği koklamıştır. Dora, daha sonra Latz’dan olan kızına Franziska Marianne adını verir, kim bilir.
Dora Diamant, Baltık kıyısında Yahudi çocuklar için açılan bir yaz kampında çalışırken, o sırada kırk yaşındaki Franz Kafka gözüne nevrotik, hasarlı biri olarak değil omuzları geniş, ince ve hoş bir erkek şeklinde belirmiştir. Berlin’in banliyösünde geçirdikleri son aylar, Kafka’nın vereminin ilerleyişine rağmen, yazar için üretken bir dönemdi ve bu dönemde yazarı ziyaret edenler, kendisini mutlu ve huzurlu gördüklerini aktarmışlardı. 1924 yılında bir kış gecesi Kafka uzanmışken, Dora kendisine uzatılan sayfaları yavaş yavaş, teker teker yaktı. Kafka’nın birçok mektubu, öyküsü, notları parmaklarının arasından küle döndü, bir kovada üst üste, genzi yakan bir koku bırakıp yığıldı. Dora, yaptığını Max Brod’a anlattı. Brod kendisine aynı amaçla verilen kağıtlara aynısını yapmadı. Yıllar geçtikten ve Gestapo evleri bastıktan sonra, 1933 Mayıs’ında kitap yakmalar başladığında Kafka ilk önce fark edilmedi. Nice sonra, Naziler Jack London, Paul Klee, Ernst Ludwig Kirschner, Marc Chagall gibi isimlerin olduğu “dejenere sanatçılar listesi”ne Kafka’yı da ekledi.
Dora diyorduk, Kafka ile uykusuz kalma yarışı yaptıkları oyunlar oynadı, birlikte devamlı gittikleri vejeteryan lokantasının yanındaki dükkanın tabelasına bakıp hınzırca gülümsediler, tabelada “H. Unger” yazıyordu, “hunger-açlık” birlikte doyduklarından artık önemini kaybeden hikayelerden biriydi.