Felice
Bauer’in ailesi kızlarının ismini Fransızca telaffuz etmeyi tercih etmiştir.
Franz Kafka’dan dört yaş küçük bu “güzel olmayan, saçı sıradan ama güzel
vücutlu” kadının babasından yadigar insanlara güvenmeme refleksi, Berlin
merkezli Odeon plak şirketinde yazman diyeçalıştığı zamanlardaki yaşamını
şekillendirmiştir. Böyle olacaktır. Firmanın ürettiği Parlograph isimli dikte
makinesinde kullanılan teknolojiye Kafka hayran olmuştur. (Bu noktada, ortalama
Fütüristika okurunun Poe’nun hayranlık duyduğu satranç makinesini hatırlamasını
talep ediyoruz.) Kafka telefonda rahat edemezken, gramofon korkusundan
bahsederken, telefon ve parlograf arasında icat edilmesi gereken bir aygıt daha
olması gerektiğini savunmuştur. Belki böyle hatırlıyoruz mektuplardan.
Felice’in Kafka’nın kulağına, arkadaşlarla yenen bir yemek sonrasında otelin
kapısında “her şeyi bırak ve Berlin’e gel benimle,” diye fısıldadığını iddia
ediyoruz. Ofiste, evde ve her mevsimde aynı kıyafetleri giyen, bir kasabın oğlu
olan babasının aksine vejetaryen, içki, sigara, çay ve kahve içmeyen Kafka’nın
cevabını söylemeyi gerekli görmüyoruz. Kendisine sayısız mektup yazan Kafka’nın
birden “Mektupları azaltalım, mesela haftada bire indirelim,” demesinin şokunu
yaşayan Felice’e Brod gizlice fısıldar, “Franz’ı idare et, tamamen o andaki ruh
haline göre cevap veren biridir.”
Dora Diamant
(soyadı daha sonra Dymant olacaktır) Kafka’nın yaşamımın son on bir ayında aşkı
olmuştu, Berlin’de bir dairede, Kafka kötüleştiğinde yazdıklarının bir kısmını
onun adına yakmıştı. Dora berlin’e 1920 yılında yerleşmişti. Anaokulu
öğretmeniydi ve Baltık Denizi’nde, Muritz’de bir yaz kampında çalışırken,
ciğerlerini ısıtmaya çalışan Kafka’ya denk geldi. İkili orada geçen birkaç
haftada her gün birlikte vakit geçirdi. Felice’in kulağına fısıldadığını, Dora
ile yaptı. Berlin’de aynı dairede yaşadılar ve Siyonizm, Yidiş edebiyatı,
sosyalizm ile ortak noktaları hakkında konuştular. Filistin’e, ana yurda gidip
bir restoran açmayı hayal ettiler. Kafka garson olacaktı. Kafka’nın veremi
aniden kötüleşmese, Viyana’da bir sanatoryumda kırk birinci yaş gününe bir ay
kala ölmese, bu gerçekleşebilirdi. Kafka’nın ölümü sonrasında Dora, tiyatro
grupları aracılığıyla Kafka’nın yapıtlarını duyurmaya çalıştı, denebilir.
Gestapo ensesine binmese, bu da gerçekleşebilirdi. Yer altına çekilen Dora Lutz
Lask isimli bir komünist ile evlendi. Gestapo kocasını tutuklayınca kızını da
alıp Londra’ya kaçtı. Bugün bir Bangladeş mahallesi olan Doğu Londra’nın Brick
Lane semti, savaş sonrasında bir Yahudi mahallesiydi. Kafka ile hayalini
kurdukları restoran böylece Londra’da açılmış oldu. Bugün Tottenham Hotspur
taraftarlarının lakabının Yidiş olmasında, Kafka’nın gölgesi vardır, olmalıdır.
Dora,
Kafka’nın son anlarında hastaneye bir tutam çiçek ile gelmiş denir, Kafka’yı
görmesine izin verilmez. Bir yerli film sahnesini aratmayacak gerçeklikle,
hemşirenin tanıklığında, Kafka son aşkını görememiş, gönderdiği çiçeği
koklamıştır. Dora, daha sonra Latz’dan olan kızına Franziska Marianne adını
verir, kim bilir.
Dora Diamant,
Baltık kıyısında Yahudi çocuklar için açılan bir yaz kampında çalışırken, o
sırada kırk yaşındaki Franz Kafka gözüne nevrotik, hasarlı biri olarak değil
omuzları geniş, ince ve hoş bir erkek şeklinde belirmiştir. Berlin’in
banliyösünde geçirdikleri son aylar, Kafka’nın vereminin ilerleyişine rağmen,
yazar için üretken bir dönemdi ve bu dönemde yazarı ziyaret edenler, kendisini
mutlu ve huzurlu gördüklerini aktarmışlardı. 1924 yılında bir kış gecesi Kafka
uzanmışken, Dora kendisine uzatılan sayfaları yavaş yavaş, teker teker yaktı.
Kafka’nın birçok mektubu, öyküsü, notları parmaklarının arasından küle döndü,
bir kovada üst üste, genzi yakan bir koku bırakıp yığıldı. Dora, yaptığını Max
Brod’a anlattı. Brod kendisine aynı amaçla verilen kağıtlara aynısını yapmadı.
Yıllar geçtikten ve Gestapo evleri bastıktan sonra, 1933 Mayıs’ında kitap
yakmalar başladığında Kafka ilk önce fark edilmedi. Nice sonra, Naziler Jack
London, Paul Klee, Ernst Ludwig Kirschner, Marc Chagall gibi isimlerin olduğu
“dejenere sanatçılar listesi”ne Kafka’yı da ekledi.
Dora diyorduk,
Kafka ile uykusuz kalma yarışı yaptıkları oyunlar oynadı, birlikte devamlı
gittikleri vejeteryan lokantasının yanındaki dükkanın tabelasına bakıp hınzırca
gülümsediler, tabelada “H. Unger” yazıyordu, “hunger-açlık” birlikte
doyduklarından artık önemini kaybeden hikayelerden biriydi.