Cihatçıların tehdidi altında Keseb’den Vakıflı’ya göçürülen 1932 doğumlu Loder Tırtıryan’ın yaşlı ve sürgün kalbi daha fazla dayanamadı. Vakıflı köyünde 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı’nın 99. yıldönümünde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti
Suriye-Türkiye sınırına yaklaşık üç kilometre mesafedeki Ermeni kasabası Keseb, 21 Mart’ta cihatçılar tarafından ele geçirildi. Ellerini kollarını sallayarak Keseb’e saldıran cihatçı çeteler Alevileri katletti. Ermenilere dinleriyle ilgili sorular sorup tacizde bulundu. Cihatçıların korkusuyla, 90 yaşındaki bir Ermeni zorla Müslüman olmayı kabul etti.
Cihatçıların “Sizi Lazkiye’ye götüreceğiz” diye kandırdığı Sırpuhi ve Satenik Titizyan kardeşler 3 Nisan’da Vakıflı’ya yerleştirildi. 5 Nisan’a kadar 20 Kesebli Ermeni Yayladağı’ndan giriş yaparak Anadolu’da kalan tek Ermeni köyü olan Vakıflı’ya getirildi. Vakıflı’ya gelen konukların hemen hemen tamamı 65 yaşın üstünde, aralarında en genci 50 yaşındaydı.
Kesebli Loder Tırtıryan’ın 14 Nisan Pazartesi günü Türkiye’ye getirilmesiyle Vakıflı Köyü’nde yerleştirilen Keseblilerin sayısı 22’ye ulaştı. Tırtıryan uzun süre muhaliflerden saklanmayı başarmış ve Türkiye’ye getirilmesi bu yüzden zaman almıştı. Uzun süre cihatçıların tehdidi altında yaşayan 1932 doğumlu Loder Tırtıryan’ın yaşlı ve sürgün kalbi daha fazla dayanamadı. Vakıflı köyünde 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı’nın yıldönümünde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Hatay Halkevi’nden Vakıflı’ya ziyaret
Hatay Halkevi üyeleri Vakıflı köyüne taziye ziyaretinde bulundu. Keseb’den gelen misafirlerle görüşen yöneticiler Vakıflı Köyü Surp Asdvadzadzin Kilisesi önünde oturma eylemi yaptı.
Hatay Halkevi yönetim kurulu başkanı Cihan Çiçek “1909’da Adana ve çevresinden devlet eliyle sürgün edilen, katledilen Ermeniler, 1915’te Anadolu’nun dört bir tarafında bir kez daha bu kırımı yaşadı ve bu topraklardaki mirasları yok edildi/edilmeye çalışıldı. Şimdi de yine AKP’nin cihatçı çetelere olan desteği ile Keseb’a girmesi ve burda katliamlar yapması, Ermenilerin 3. kez, yaşadığı topraklardan gönderilmesine neden olmuştur. Bu insanlar sürgüne mahkum edilmiştir. Başbakanlık açıklama yapıyor, ‘Ermenilerin acılarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir’ diye. Acıyı anlamak, insanları sürgüne mahkum bırakmak mıdır? Cihatçıları destekleyerek, onlara saldırı için ön ayak olmak mıdır “insanlık vazifesi” denilen şey! Yeter artık bu insanlarla alay etmeyin!” dedi.
‘Yıllar önce muhacirdik, şimdi yine muhacir olduk’
Keseb’den Vakıflıya gelen 66 yaşındaki Anahit Aholanyan; “Yıllar önce sürgün edildik biz bu topraklardan, Antep’ten gittik biz. Yıllar önce muhacirdik, bu yaşımızda şimdi yine muhacir olduk. İnşallah burada ölmeyiz” dedi.
Keseblilerin çoğu Türkiye’den gitmek istiyor ama hem pasaportlarının kayıp olması, hem de maddi zorluklar nedeniyle bu mümkün olmuyor. Bu sorunun çözümü için Dışişleri Bakanlığı’nın devreye girdiğini kaydeden Surp Asdvadzadzin Kilisesi Vakfı Başkanı Cem Çapar “Şu an 17 kişi Lübnan’a gitmek istiyor. Dışişleri Bakanlığı seyahat belgesi hazırlıyor, Lübnan’dan da kabul için gerekli girişimlerde bulunuluyor. Türkiye Ermenileri Patrikhanesi ile Lübnan’daki Ermeni Ruhani Önderliği de çözüm için devrede” dedi.
Sendika.Org / Antakya