2014 yılına kadın cinayeti haberleri ve
kadınların hesap soran sokak eylemleri ile girdik. Adana Ceyhan’da
Yeşim Yalçıntaş ve İstanbul Şişli’de Ebru Erenler ayrıldıkları erkekler
tarafından öldürüldüler. İzmir’de ve Mersin’de kadınlar “Yalana, talana,
kadın düşmanlığına artık yeter” diyerek Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğü’ne yürüdüler. İstanbul’da Sebahat Tuncel’in aldığı hapis
cezasını Yargıtay’ın onamasına karşı sokaktaydılar, kararı
tanımadıklarını ilan ettiler. Geride bıraktığımız 2013 ise kadınlar için
isyanın ve mücadelenin yılı oldu. Sendika.Org olarak kaybettiklerimizi
anmak, kadınların isyanını, 2013 kadın gündemlerini ve elbette kadın
düşmanlarını tarihe not düşmek için bu foto-haberi hazırladık
9 Ocak 2013’te Kürt halkının özgürlüğü için
mücadele eden 3 kadın Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez
Paris’te suikastle katledildi. 17 Ocak’ta yapılan cenaze töreninde
tabutları kadınların omuzlarında taşındı. Kadınlar Sakine, Fidan ve
Leyla’ya yönelik suikastin Kürt özgürlük hareketine olduğu gibi
kadınların özgürlük mücadelesine karşı da yapıldığını söyleyerek “Kadın
özgürlük mücadelesini katlederek bitiremezsiniz” sloganlarıyla sokaklara
çıktılar, katillerin peşinde olacaklarını ilan ettiler. Sakine, Fidan
ve Leyla yıl boyunca tüm eylemlerde kadınların ellerindeki dövizlerde,
dillerindeki sloganlarda mücadelenin içindeydiler.
2012’de kürtaj yasağına karşı mücadeleyle AKP’ye geri adım attırarak
Haziran İsyanı’nın işaret fişeğini yakan kadınlar, 2013′te Gezi
direnişini bir kadın isyanına dönüştürdüler. On binlerce kadının
sokaklara çıktığı isyan günleri kadınlar için de hiçbir şeyin eskisi
gibi olmayacağı yeni bir dönemin habercisiydi. Kadınların 2013’ünden
bahsederken önce kaybettiklerimizi anıyoruz. 2013’ün ilk 11 ayında 218
kadın erkek şiddeti ile öldürüldü. 2013 yılında iş cinayetlerinde 105
kadın işçi yaşamını kaybetti. Savaş politikaları nedeniyle yaşamlarını
kaybeden kadınları unutmuyoruz. Savundukları değerler ve mücadeleleri
nedeniyle katledilen ve özgürlükleri ellerinden alınan kadınları
unutmuyoruz. Yas tutmakla yetinmiyoruz. 2014 kadınlar için Sakine, Fidan
ve Leyla’nın, Berfo, Fadime ve Miran’ın yarım kalan mücadelelerini
sürdürmenin kadınların katili erkek egemenliğe ve kapitalizme, faşizme
ve savaşa karşı, isyanın verdiği güçle ve dayanışmayla kadın
mücadelesini büyütmenin yılı olacak…
2013 kadınlar için direnişin ve mücadelenin
yılıydı. Bu yıl içinde oğullarını katledenlerden hesap sormaktan
vazgeçmeyen üç mücadeleci kadını yitirdik. 12 Eylül 1980′den sonra
yaşanan faili meçhul cinayetlere ve kayıplara karşı ailelerin
direnişinin simgesi haline gelen Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Ana 21
Şubat’ta 105 yaşında yaşamını yitirdi. Yaşamının son 33 yılını oğlu ve
oğlu gibi katledilen, kaybedilenler için adalet mücadelesi içinde
geçirmişti. Haziran İsyanı’nda Ümraniye’de gerçekleşen eylemler
sırasında hayatını kaybeden direnişçi Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime
Ayvalıtaş yaşadığı acı ve adaletsizlikler nedeniyle 13 Aralık’ta kalp
krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Fadime Ayvalıtaş Mehmet’in ölümünün
ardından sokaklarda öldürülen diğer direnişçilerin aileleri ile birlikte
ölümlerden sorumlu olanların hesap vermesi için mücadele etmişti. Ve
2013’ün son kaybı Miran Encü idi. 19 yaşında Roboski’de hayatını
kaybeden Vedat Encü’nün halası Miran Encü, Roboski katliamının
yıldönümünde düzenlenen anmada kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.
Berfo Ana’yı sevgiyle anarken onun davasını
sokakta sürdüreceklerini ilan eden Cumartesi Anneleri’ni de unutmuyoruz.
2013 yılında her cumartesi Galatasaray’daydılar.
KADINLARIN İSYANI: “Bir kere gittik Gezi’ye…”
Kadınlar tencere tava çalarak, barikat kurup
polis şiddetine karşı direnerek, nöbet tutarak, revirlerde, plaza
önlerinde, çadır alanlarında komün günlerinde, forumlarda yani direnişin
her anında ve noktasında kitlesel, militan katılımları ile Gezi
direnişini aynı zamanda bir kadın isyanına çevirdiler. Direnişin isyana
dönüştüğü 31 Mayıs günü Taksim Meydanı’nda gaz bombası ile başından ilk
vurulan bir kadındı: Lobna Allami. Lobna haftalarca komada kaldıktan
sonra konuşma yetisi kaybı başta olmak üzere kalıcı hasarlarla
hastaneden ayrılırken bir eliyle zafer işareti yapıyor, diğer elinde
tuttuğu dövizle ise AKP’ye sesleniyordu: “Yaşam biçimime dokunma!” Polis
tarafından başından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenazesi
için 16 Haziran’da katledildiği yerde bekleyen direnişçilere yönelik
polis saldırısında da Öğrenci Kolektifleri’nden Dilan Dursun gaz bombası
ile başından vuruldu. Uzun süren bir tedavinin ardından Dilan aramızda.
Lobna’nın da tam olarak sağlığına kavuşacağı günleri bekliyoruz.
Haziran İsyanı sırasında polis şiddeti
kadınları özel olarak hedef aldı. Kadınları “eve geri döndürme”
stratejisi direnişçi kadınlara yönelik taciz, tecavüz tehdidi,
gözaltılarda çıplak arama işkencesi ile devreye sokuldu. Kadınlar
sokakta olmaktan vazgeçmedikleri gibi kendilerine yönelen devlet
şiddetine karşı da mücadele ettiler. Ülkenin dört bir yanında polis
tacizine, çıplak arama işkencesine karşı sokaklara çıktılar, karakollara
yürüdüler. İzmir’de Gezi direnişçisi Elif Kaya hapishanede çıplak
aramaya karşı direnişi nedeniyle ceza aldı. Direnişçi kadınlar
eylemlerle Elif’in yalnız olmadığını gösterdiler. Kaya geçtiğimiz ay
tahliye oldu. Gezi Parkı’ndan sonra park forumlarına yayılan direniş
alanlarında yine kadınlar vardı. Doğrudan demokrasi deneyimi inşa
edilirken forumların öznesi olan kadınlar, kadın forumlarını da
örgütlediler.
Sayfi Sarısülük, Fadime Ayvalıtaş, Fehriye
Yıldırım, Emel Korkmaz, Hatice Cömert, Emsal Atakan. Haziran İsyanı’nda
yaşamını yitiren direnişçilerin Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük,
Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan ve Abdullah Cömert’in
anneleri. Önce oğullarının adıyla anıldılar. Hesap sordular, eylemlere
katıldılar, sokakta olmaktan ve direnişi sahiplenmekten hiç
vazgeçmediler. Hep dayanışma içinde oldular, onların direnişleri İsyan’ı
büyüttü. Gülsuyu’nda katledilen Hasan Ferit Gedik’in annesi Nuray Gedik
oğlunu toprağa verebilmek için devlet şiddetine karşı direndi. Gülsüm
Elvan 14 yaşındaki oğlu Berkin Elvan 15 Haziran günü başından gaz
bombası ile vurulduğu günden beri hem Berkin için direniyor, Berkin’i
vuranlardan hesap soruyor.
28 Haziran’da Diyarbakır Lice’deki kalekol
yapımını protesto ederken, jandarmanın açtığı ateş sonucu hayatını
kaybeden Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım, seçim kampanyası
için 16 Kasım’da Diyarbakır’a gelen Tayyip Erdoğan’a karşı tek başına
eylemdeydi. Fahriye Yıldırım “Oğlumun katili sizsiniz” diyor ve
ekliyordu “Gezi’de benim oğluma kahraman diyorlar”
Gezi direnişi sırasında polis saldırısına
direnirken Taksim Meydanı’nda çekilen bu fotoğraf nedeniyle direnişin
“Sapanlı Teyze”si olarak anılan Emine Cansever 10 Ekim’de tutuklandı,
2013’ün son günlerinde tahliye edildi
Haziran İsyanı’ndan sonra “Bir kere gittik
Gezi’ye dönmeyiz evimize” diyen kadınlar yolsuzluk ve rüşvet ağlarının
ortaya dökülmesi ile birlikte açığa çıkan sokak hareketlerinin de en
önünde. Kadınlar sokaklarda “AKP’nin kutularından milyon dolarlar, bizim
kutularımızdan erkek ve devlet şiddetinin öldürdüğü kız kardeşlerimiz
çıkıyor” diyerek AKP’ye yürürken, eylemlere yönelen polis saldırılarına
karşı da direniyor. Kadın düşmanlığının yanında kadınlardan korkusu ile
bilinen Erdoğan’ın Akhisar’da miting konuşması sırasında evinin
balkonundan kendisine ayakkabı kutusu gösteren Nurhan Gül’ü gözaltına
aldırdığını da tarihe not düşelim.
22 Aralık İstanbul Kent mitingine yönelik
polis saldırısında kalbi duran Elif Çermik hala yoğun bakımda. Hayati
tehlikesi sürüyor. Sarıyer’in yoksul gecekondu mahallesi Dağevleri’nden
barınma hakkını savunmak ve pislikleri ortaya saçılan AKP’den hesap
sormak için mitinge katılan Çermik, saldırıdan az önce Çapul.Tv’ye
verdiği röportajda “Güzel bir ülke istiyorum” diyordu. 2014 yılında Elif
Çermik’in de sağlığına kavuştuğu “güzel bir ülke” yaratmak için
mücadeleye devam…
KADINLARIN 2013′Ü…
Kadınlara yönelik saldırıların tırmandığı ama kadınların tüm
saldırılara rağmen sokağı hiç terk etmedikleri 2013 yılı için kadın
gündemlerinin ve kadın mücadelesinin tam dökümünü yapmak çok zor. Not
düştüklerimiz…
2013 8 Mart’ında erkek egemenliğine, AKP’nin
kadın düşmanlığına, savaşa, erkek şiddetine, kadın emeği sömürüsüne
karşı binlerce kadın sokağa çıktı
İstanbul’da 10 Mart’ta düzenlenen kadın
mitinginin bitiminde Bursasporlu faşist taraftarlar Demokratik Özgür
Kadın Hareketi kortejindeki kadınlara saldırdı. İstanbul 8 Mart Kadın
Platformu’nun çağrısı ile yüzlerce kadın 11 Mart akşamı Kadıköy’de
“Sokakları terk etmeyeceğiz, faşizme teslim olmayacağız” diyerek
polislerin denetiminde gerçekleşen bu saldırıyı protesto etti.
2013 25 Kasım’ına damgasını vuran slogan “Bir
kere gittik Gezi’ye dönmeyiz evimize” oldu. Ülkenin dört bir yanında
kadınlar şiddete, erkek egemenliğine, AKP’ye karşı sokaklardaydı.
AKP’nin kadın düşmanı politikaları 25 Kasım eylemlerinin temel gündemi
oldu. Kadınlar, Gezi direnişi sırasında direnişçi kadınlara yönelen
polis şiddetini ve tacizleri unutmadı. Her eylemde erkek şiddeti ile
birlikte polisler ve kadınlara yönelen devlet şiddeti protesto edildi.
Rojava’da direnen kadınlar ve tutsak kadınlar selamlandı. AKP’nin
hazırladığı Kadın İstihdam Paketi’ne, “muhafazakar”lık söylemi ile
kadınların yaşamına, bedenine kurulan baskılara karşı mücadele çağrıları
yapıldı. 25 Kasım’ın örgütlenmesinde Kadın Forumları önemli bir
inisiyatif aldı. İstanbul’da gece yürüyüşünde ise binlerce kadın polis
barikatına, saldırı tehditlerine rağmen Taksim’deydi.
Kadın düşmanlarına meydan okuyoruz!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin
AKP’nin kadın düşmanı politika ve söylemlerine karşı çıkmayan ikiyüzlü
tutumu ve kadınların sokaklardan yükselen taleplerine kulak tıkaması
nedeniyle kadın protestolarının hedefindeydi. Halkevci Kadınlar Fatma
Şahin’i “Enerji Hanım” projesini tanıtmak için geldiği Haliç Kongre
Merkezi’nde protesto etti. Fatma Şahin’in korumaları kadınlara saldırdı 6
kadın gözaltına alındı. (9 Ekim) 31 Ekim’de Fatma Şahin, Edirne’de
katıldığı Roman Çalıştayı’nda Üniversiteli Kadın Kolektifi tarafından
protesto edildi, 4 üniversiteli kadın gözaltına alındı.
- Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi kadınlar
“AKP’yi uyarıyoruz, kadın düşmanlarına meydan okuyoruz” diyerek,
İstanbul Cağaloğlu’ndaki Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü’nü işgal
etti. Polis saldırısıyla 23 kadın gözaltına alındı. Binada başlayan
polis saldırısı, Sirkeci Karakolu’nda da işkenceyle devam etti. Polis
karakolunda yaşanan şiddetin hesabını sormak için ertesi gün kadınlar bu
kez Sirkeci Karakolu’nun önündeydi.
Kadın Bakanlığı’nın ardından Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun adından da kadının adını kaldırmak isteyen
AKP hükümetini kadın örgütleri gazetelere verdikleri tam sayfa ilanla
uyardı: ‘Artık yeter’
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
görevinden Gaziantep Büyükeşhir Belediye Başkanlığı adaylığı nedeniyle
ayrılan Fatma Şahin “helallik istedi”. Öldürülen, şiddet gören, AKP’nin
kadın düşmanı politikaları ile yaşamları ve bedenleri üzerinde tahakküm
kurulan kadınlar ise Şahin’e “Helallik isteme hesap ver” dedi. Şahin’in
Bakanlığının son günlerinde polisler tarafından öldürülen direnişçi Ali
İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ise kendisine şöyle sesleniyordu:
“Yavrusu kucağından alınan bir anne olarak ben hakkımı Fatma Şahin’e
helal etmiyorum”
Beyaz TV’de bir programa katılan AKP sözcüsü
Hüseyin Çelik, “Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir
kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı.
Dünyada da kabul edilemez” diye konuştu. Çelik’in açıklamasından sonra
sunucu Gözde Kansu işten çıkarıldı. Kadınlar eyleme geçti. Direniş
forumlarından kadınların öncülüğünde Kansu’yu işten çıkaran ATV önüne
yürüyüş düzenlendi. (11 Ekim)
TRT1’deki iftar programında konuşan Ömer
Tuğrul İnançer “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize
aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik
değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin
otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar. Şimdi ise
maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp.
Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir” dedi. Kadınlar
ülkenin dört bir yanında sokağa çıktı. TRT protestoların adresi oldu.
Kadına yönelik şiddeti “Nakavt” başlığı ile manşete taşıyan Takvim gazetesi kadınlar tarafından protesto edildi. (Temmuz)
1 Eylül Dünya Barış mitingine giderken eşi
tarafından katledilen DÖKH üyesi Nazliye Sincar için DÖKH üyesi yüzlerce
kadın İstanbul’da yürüyüş düzenleyerek kadına dönük erkek şiddetini
protesto etti. 2013’ün son günlerinde Dokuz Eylül Üniversitesi Alman
Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim görevlisi olan 38 yaşındaki Serpil
Erfındık boşandığı kocası tarafından öldürüldü. Annesi ve kardeşi koruma
kararını uzatmak için gittiği Cumhuriyet Savcısı’nın “Sen yine mi
geldin? Seninle mi uğraşacağım? Bir de okumuş olacaksın! Ameliyat
olacağım, rapor yazmam gerekiyor” diyerek Serpil’i azarladığını söyledi.
Van’da öğretmenlik yaparken ayrıldığı sevgilisi Hakan Başar tarafından
tehdit edilen 27 yaşındaki Gülşah Aktürk Başar tarafından öldürüldü. Van
Valisi ile hayati tehlikesi konusunda görüşen Gülşah’a Vali , ‘En kötü
ihtimal ölürsün, ölüm hak kaçış yok, hiç olmadı istifa edebilirsin,
yanında biber gazı ile gez” gibi sözler söylemişti. Başar’ın
yargılandığı dava 5 Eylül’de sonuçlandı. Aktürk’ün katili Başar
tasarlayarak kasten öldürmekten suçlu bulunarak ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasına çarptırıldı.
Bingöl’de 16 yaşında bir çocuğa cinsel
istismar uyguladıkları gerekçesi ile tutuklanan askerlerin üst mahkeme
tarafından serbest bırakılması birçok ilde kadınlar tarafından protesto
edildi. Kadınlar davanın takipçisi olacaklarını ilan ettiler. Kadınlar
2013’te de kadın dayanışmasını mahkeme kapılarına taşıdı. Kadın
katillerinin, tecavüzcülerin, tacizcilerin ceza alması için mücadele
etti. Kadın dayanışması ile kadınların takipçisi olduğu davalardan biri
Kocaeli’nin Gölcük İlçesinde ilköğretim okulu öğrencisi olan ÖY’nin 29
kişi tarafından cinsel saldırıya uğraması üzerine açılan dava idi.
Ankara Mamak’ta Şahintepe mahallesinde kocası
tarafından kurşunlanarak öldürülen Zülfü Öztürk, Mamaklı kadınlar
tarafından kendi adının verildiği parkta anıldı (18 Eylül) Kocası
tarafından katledilen ve Ankara’da kadın cinayetlerine karşı mücadelenin
simgesine dönüşen Mamaklı Zülfü davasında karar verildi. Mahkeme
Zülfü’nün katiline haksız tahrik ve iyi hal indirimi uyguladı, ağır
müebbet cezası 20 yıl hapse indirildi. Kadınlar Zülfü’nün davasının ilk
andan itibaren takipçisiydi
Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürü Şeref Çalışır
yargılandığı taciz davasında 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına
çarptırılarak, tutuklandı. 50 bin TL olan kefaleti ödeyen tacizci müdür,
tutuklandıktan bir kaç saat sonra serbest bırakıldı. Görev yerine
gitti. Kadınlar ise 25 Kasım’da İl Milli Eğitim’in önünde Çalışır’ın
derhal görevden alınması için eylemdeydi.
Kürtaj tartışmaları sırasında “Anası olacak
kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor? Anası kendisini
öldürsün” diyen Melih Gökçek’i yumurtalarla protesto eden üniversiteli
kadınlar hakkında Mart 2013’te dava açıldı. Kadınlar “yaralama”
“hakaret” ve “tehdit” iddialarıyla 4 yılla yargılanıyorlar.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ)
Üniversiteli Kadın Kolektifi’nden (ÜKK) kadınlar, Dünya Kadınlar Günü 8
Mart’ta Atatürk Kültür Merkezi (AKM) salonunda oyun sergileme
taleplerinin Rektörlükçe reddedilmesi üzerine bir direniş başlattı.
Faşistlerin tacizleri, özel güvenlik ve polis saldırılarına rağmen
kadınlar geceli gündüzlü bir direniş örgütledi.
Fabrikada, tarlada, vadide, evde direnişteyiz!
6 Nisan’da gerçekleşen DİSK Olağanüstü Genel
Kurulu’nda eski yönetimin kendi içinde oluşturduğu mutabakat dışından
aday olan Devrimci Sağlık İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu DİSK Genel
Sekreteri seçildi. DİSK’in ilk kadın yöneticisi olan Çerkezoğlu Taksim 1
Mayıs yasağına karşı mücadelede ve Gezi direnişi sırasında yapılan
Başbakan’la görüşme sırasında “aşırı sendikacı” olarak iktidarın hedefi
oldu
AKP’nin kadını düzenli güvenceli işlerde
çalışma hakkını gasp eden, eve ve anneliğine hapseden, düşük ücretlere
kısmi zamanlı çalıştırmayı planlayan “Kadın İstihdam Yasa Tasarısı”na
karşı bir araya gelen kadınlar İstanbul’da Kadın Emeği Platformu’nu
kurdu. Platformun Ankara, Antalya ve İzmir’de de örgütlendi. 22 Kasım’da
İstanbul ve Ankara’da İstanbul Ticaret Odası (İTO), Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı önündeydi. Kadın Emeği Platformu ev işçisi Rukiye
Şimşek’in iş kazası sonucu ölümünün ardından SGK önünde toplanan
kadınlar, ev işçileri için insanca çalışma koşulları istediler. Kadın
forumları Kadıköy İskele’de İstihdam Yasasına karşı eylemdeydi.
Kadın işçiler bu yıl da işçi direnişlerinin
en önündeydi. THY işçisi kadınlar, deri işçisi ve gıda işçisi kadınlar,
taşeron sağlık işçisi kadınlar 2013’e damga vuran direnişlere imza
attılar. 2013’ün son aylarında ise örgütsüz hal işçisi kadınların
direnişi dikkat çekiciydi. Mersin’de Hal Kompleksi’nde çalışan kadın
işçiler üç senedir zam almadıkları, 50 lira olan yevmiyelerini ve ağır
iş koşullarını protesto ederek iş bıraktılar. Halin girişine kadar
yürüyüp yolu kapattılar.
Derelerine, doğasına, yaşam alanlarına sahip
çıkan kadınlar, 2013’te de barikatın en önündeydi. Lapseki’de köylerine
termik santral yapılmasını istemeyen kadınlar, Antalya’da 2B arazisi
diye evlerine, tarlalarına el koyulmak istenen kadınlar, Tonya’da
çimento fabrikasına karşı çıkan kadınlar, HES inşaatının olduğu her
yerde sularına sahip çıkan kadınlar, kentsel dönüşüm adı altında yapılan
yıkımlara karşı barınma hakkını savunan kadınlar direnişteydi. Bursa
Başköy’de mermer ocakları yapımına ilişkin yürütmeyi durdurma kararına
rağmen ÇED Daire Müdürlüğü tarafından görevlendirilmiş bir ekiple
bölgeye gelen şirket yöneticileri Başköylü kadınlar tarafından kovuldu.
Çanakkale Lapseki’de (ÇED) toplantısı haberini alan köylü kadınlar
ellerinde tenekelerle, sopalarla toplantı salonunu basarak, termik
santral yetkililerini köyün çıkışına, arabalarına kadar sopaları
tenekelere vurarak kovaladılar.
DİSK, KESK, TMMOB, İstanbul Tabip Odası ve
Sendikal Güç Birliği Platformu’dan kadınlar, Galatasaray Meydanı’ndan
Kazancı Yokuşu’na yürüyüş düzenleyerek, 1 Mayıs 1977 katliamında
yaşamını yitiren Hacer İpek Saman, Hatice Altun, Jale Yeşilnil, Kadriye
Duman, Leyla Altıparmak, Meral Cebren Özkol, Nazan Ünaldı, Diran Nigiz,
Sibel Açıkalın’ı andı.İstanbul’da binlerce kadın Taksim 1 Mayıs yasağına
karşı yoğun polis saldırısı altında yaklaşık 7 saat süren direnişin
içindeydi. Lise öğrencisi Dilan Alp gaz bombası ile başından vurularak
ağır biçimde yaralandı
Savaş politikalarına karşı kadın dayanışması…
AKP’nin iç savaşı kışkırtma ve cihatçı
çetelerle işbirliği politikalarının sonucu Reyhanlı’da 11 Mayıs’ta
yaşanan 53 insanın yaşamını kaybettiği katliam oldu. Reyhanlı
katliamının simgesi yakınlarını kaybeden kadının haykırış fotoğrafı
oldu. 24 Mayıs’ta İstanbul’da kadınların Reyhanlı katliamını protesto
etmek için İstiklal Caddesi’nde yapmak istediği yürüyüşe polis saldırdı.
Polis barikatına yüklenen kadınlar, yürüyüş yapmak için uzun süre
direndi. (Mayıs)
Antakya Kadın Platformu’nun çağrısıyla
kadınlar, direnişe hayatını kaybedenler için ve AKP’nin savaş
politikalarına karşı bir araya geldi (13 Ekim)
Barış için kadın girişimi kalıcı, adil ve
eşitlikçi barışın ancak kadınların sürece katılımıyla mümkün olduğu
söyleyerek kadınları bir araya getirdi. Türkiye’nin dört bir yanından
kadınlar “Barış İçin Kadın Konferansı”nda buluştu.
BDP’li vekillere yönelik düşmanca tutum
2013’ün son günlerinde HDP Eş Başkanı Sebahat Tuncel’e yönelik İstanbul
10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Tuncel’e verdiği 8 yıl 9 aylık hapis
cezasının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin onama
kararında kendisini bir kez daha gösterdi. Kadınlar kararınızı
tanımıyoruz diyerek eyleme geçti.
2013 yılında Rojava’da halkın öz yönetimine
dayanan hareket içinde kadınların öncü inisiyatifinin kadın mücadelesi
açısından önemi büyüktü. Yıl boyunca kadınlar Rojavalı kadınların
mücadelesine destek oldular. Rojava’da bir yandan “Kürt kadınlar
helaldir” diyen cihatçı çetelere karşı mücadele eden kadınlar diğer
yandan toplumsal yaşamın yeniden örgütlenmesinde kadın mücadelesi
ilkelerini de yaşama geçiriyorlar. Özerklik yasaları çerçevesinde zorla
ve küçük yaşta evlilikler, çok eşlilik, başlık parası, berdel gibi
uygulamalar yasaklandı. Kadınlar şiddet ve toplumsal cinsiyetçiliğe
karşı mücadeleyi kurumsallaştırdı.Rojava genelinde bulunan 17 Kadın Evi
şiddete karşı kadınların başvurduğu bir merkez olurken, 3 merkezdeki
Kadın Akademileri’nde eğitimler veriliyor. Kadın Meclisleri ile yönetim
çalışmalarında yer alan kadınlar, kooperatif ve atölyelerle
ekonomilerini oluşturuyor; aile içi şiddet vb davalara kadın hakimler
bakıyor.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ve Arap
ülkelerinden, 26 ülkeden 250 kadının katıldığı 1. Ortadoğu Kadın
Konferansı gerçekleşti. Paris’te üç Kürt kadın siyasetçinin katledildiği
9 Ocak, Ortadoğu’da politik mücadele veren ve bu uğurda bedel ödeyen,
hayatını kaybeden kadınlara atfen, siyasi cinayetlere karşı ortak eylem
günü ilan edildi.
KADIN DÜŞMANLARI SUSMADI
- “Ya Boğaziçi Üniversitesi’ne ya da İstanbul Teknik Üniversitesi’ne
girecektim.Önce Boğaziçi Üniversitesi’ni ziyaret ettim. Bir baktım
farklı bir dünya. Değişik binalar, surlarla çevrilmiş alan. Sonra
bahçesinde gençler kızlı, erkekli oturuyor. Ben çok şaşırdım. Burada
yoldan çıkarım dedim.” (Binali Yıldırım’ın 29 Ocak’ta yaptığı bu konuşma
Haziran İsyanı’nda direnişçilerin dilinde, duvar yazılarında “Kızlı
erkekli direniyoruz” sözlerine dönüştü)
- Gezi direnişinin İsyana dönüştüğü
günlerde Fatih Altaylı’nın programına katılan Tayyip Erdoğan yaşam
tarzına müdahale tartışmaları için “Şimdi soruyorum, bir anne baba
kızının afedersin birinin kucağına oturmasını ister mi?” diye sordu (1
Haziran)
- Tayyip Erdoğan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenlediği
“Aile olmak projesi” etkinliğinde “Doğum kontrol oyununu bozun…Sezaryen
ve kürtajla adeta cinayet işlediler, adeta aldattılar” (18 Haziran)
- Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, normal doğumu peşinde koşulması
gereken “fıtrat” olarak belirledi, normal doğum yapacak kadını ve ondan
doğacak çocuğu da “cesur” ilan etti. (23 Temmuz)
- “Erkek öğrencilerle kız öğrenciler aynı binada altlı üstlü kalıyor.
Aynı merdivenleri kullanarak uyumaya gitmeleri inanın beni 2 yıldır
rahatsız ediyor” (Trabzon İl Milli Eğitim Müdürü Tamer Kırbaç)
- İstanbul’da eski kocası tarafından 2 Ocak 2013 günü öldürülen Gülşah
Sarcan davasının ikinci duruşmasında sanık S.S.’nin avukatı davanın
başından beri bu cinayetin “kadın cinayeti” olduğuna dair bir algı
yaratılmaya çalıştığını ileri sürerek, “halbuki tek ortak nokta maktulün
kadın olmasıdır” dedi.
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nda gerçekleşen “Ailenin Korunması ve
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Din Görevlilerinin Katkısının
Sağlanması İşbirliği Protokolü”nün imza töreni sırasında konuşan Diyanet
İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “BM kadına karşı şiddetle uğraşacağına
insanlığa karşı cinayetleri önlesin” dedi.
- Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Karslı “Kadının
bedeni bir süstür” diyerek kadınların örtünmesi gerektiğini söyledi.
Diyanet’in yayın organında yayınlanan “Tesettür Emri ve Kadın” başlıklı
makalesinde Kur’an’ın, kadınların örtünmesini emrettiğini belirterek ve
bu görüşünü “Çünkü kadının bedeni bir süstür. Dolayısıyla değerlidir ve
korunması gerekir” sözleriyle açıkladı.
- Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ilk kadın başkanı Yadigar Gökalp İlhan,
her kadının beş çocuk doğurması gerektiğini söyledi, “Başbakanımızın
belirttiği üç çocuk asgari. Bizim önümüzdeki yıllarda çalışacak genç
nüfusa ihtiyacımız var” diye konuştu.
- Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Tokat milletvekili Zeyid Aslan,
kadın gazetecilere “Ben sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam,
bunların gerçeği bu diye ahlaksız olurum değil mi?” diye taciz etti.
- “İnancımız bunu emrediyor. Sünnet, aile, örf, adet, gelenek,
göreneklerimiz aile yuvasının kurulmasına çok önem veriyor. Biz de bunu
teşvik ediyoruz. Gençlerimizin, henüz genç yaşta iken olan
evliliklerinde çok büyük faydalar olduğuna inanıyoruz. (Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç)
- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün
cezaevlerindeki çıplak aramalara ilişkin verdiği soru önergesini
cevaplayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevlerinde çıplak arama
uygulamasının olduğunu ama kişinin utanma duygusunu ihlal etmeyecek
şekilde yapıldığını söyledi.
- Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ömer Tuğrul İnançer’in TRT
Türk’teki programında kullandığı “Hamile kadınların sokağa çıkması
terbiyesizliktir” ve “Eş yoktur, zevce vardır” ifadelerinin, yayın
ihlali oluşturmadığını söyledi. Konuyu dünkü toplantısında görüşen Üst
Kurul, oy çokluğuyla söz konusu programda yayın ihlali olmadığına karar
verdi.