Fraksiyon
Yazının başlığı
Rojava Devrimi ve son günlerde yaşanan Kobanê Direnişi yüzünden editörlerimiz
tarafından değiştirilmiştir. Andrea Wolf'un yani Ronahî'nin iradesinin Rojava
ve Kobanê'de süren direnişin iradesidir ve bu iradenin enternasyonalist
dayanışmayı büyütmesi umuduyla....
Bir ucu
Guatamala'ya, diğer ucu Kürdistan'a uzanan Münihli Wolf ailesinin hikayesi...
Devrimci hayatı "Alman sonbaharı" ile başlayan Andrea, Kürdistan'ın
sonbaharında bir gerilla olarak katledilirken; annesi Tilo Guatemalalı yoksul
kadınlar ve çocuklar için yıllarca mücadele etti.
"Karnımda
ikiz taşıyorum. İsimleri ne olmalı. Andrea ve Tom mu, yoksa İna ve Jan mı?
Sonunda Andrea ve Tom’a karar veriyoruz. İlk önce Andrea doğdu. Kardeşinin
yolunu açtı. Kardeşi ondan boyca küçük ve zayıftı. Sıkça hastalanırdı ve
hassastı. Tom genelde kız kardeşine tepkiliydi. Andrea ondan daha çabuk
büyüyordu. Dersleri hep iyiydi.
Sonra 11 yaşına
girdiler. Yaşamlarındaki ilk acı deneyim; babalarının acı kaybıydı.
Afrika’daydı bir sosyal proje ile ilgili. Orada hastalandı. Hastalığına teşhis
koyulamıyor, ara ara bilincini kaybediyor. Büyükelçilik aracılığıyla bir
şekilde getirildi ve hastaneye yatırıldı. Taburcu olduktan sonra hafıza kaybı
yaşadı. Giderek ağır bunalımlar geçirdi ve intihar etti.
Andrea yıllarca
babasıyla ilgili her şeyi bilmek istiyor, soruyordu; 'Babam yaptıklarımla
ilgili ne düşünürdü ve nasıl davranırdı sence?”
Tilo Wolf, 1999
yılında kaleme aldığı bir mektubunda ikiz çocuklarının doğumunu ve eşinin
ölümünü böyle yazıyordu. Çocuklarını tek başına büyütecek Tilo'yu 1970'lerin,
1980'lerin Almanya’sında zorlu bir mücadele bekliyordu. Ülkenin gündemi ise
tüketim hırsı, 68 kuşağının yıkıcı ateşi, zorunlu askerlik, kadın hakları,
çevre sorunları ve hala izleri kalan Nazi rejimidir.
Katolik kilisenin
lisesinde okuyan Andrea okulun öğrenci sözcüsüdür. Fakat rahibelerle arası
yoktur; onlar için fazla açıksözlüdür! Annesi kızının bu dönemine "çay
dönemi" diyor:
"Evde
arkadaşlarıyla buluşup küçük fincanlardan bolca çay içiyorlardı. Tom da onların
buluşmalarına katılıyordu. Sonra Andrea ve Tom Kızılhaç gençliğine katıldılar.
Yaşlı ve yürüme engelli insanlara refakat ediyorlardı."
İLK
TUTUKLANMASI...
Bu arada tarihe
"Alman sonbaharı" olarak anılacak "Kızıl Ordu Fraksiyonu"
(RAF)'ın ülkeyi sarstığı günler de başlamıştır. Ulrike Meinhof'un ardından
RAF'ın diğer kurucularından Gudrun Ensslin, Andreas Baader ve Jan-Carl Raspe
17'i 18'e bağlayan bir Ekim gecesinde hücrelerinde ölü olarak bulunacak,
dışarıdaki RAF üyeleri de kanlı kaçırma olaylarıyla "devrimci
şiddetin" dozajını artıracaktı.
Andrea Wolf, 15
yaşındayken siyasetle tanıştı. Sosyal Demokrat Parti SPD'nin gençlik kollarına
üye olmasıyla hızlı bir değişim sürecine girdi.
Annesi kızının o
günlerini şöyle anlatıyor:
"Bir gün
çocukluğuna ait ne varsa odasından çıkarıp attı. Politik bilinci giderek daha
da gelişiyordu. Münih’teki boş evlerin işgaline karışmış ve tutuklanmıştı.
Haberi alır almaz koşup gittim. Kızım Cezaevinde. Kızım için kaygı ve korku
hissediyorum. Ama haklıydı. Evler bomboş dururken insanlar sokakta. Ertesi gün
serbest bırakıldı. Derken Andrea evden ayrıldı. İki arkadaşıyla birlikte bir ev
tuttular. Bu arada Tom fotoğrafçı olmak için meslek eğitimine başladı.
Andrea’nın çevresi giderek büyüyordu. Bilinci daha da büyüdü. Sonra bir
yürüyüşte Andrea, Tom ve çok sayıda arkadaşları gözaltına alındı. 4 gün sürdü
gözaltı."
1980'ler Wolf
ailesinin tümünün; anne Tilo, çocuklar Andrea ve Tom’un şehir şehir dolaşıp
eylemlere katıldığı yıllardır. Nükleer santralleri, yeniden sahneye çıkmak
isteyen Nazileri ve sosyal adaletsizliği protesto ederler. Ama hepsinin
grupları ayrıdır.
Andrea ve
arkadaşları kurdukları "Özgür zaman 81" örgütüyle gazete
manşetlerindedir. Örgüt polisin hedefindedir, Andrea ve Tom tutuklanmıştır.
Tilo Wolf artık cezaevi kapıları ve mahkeme salonlarındadır:
"O günlerle
birlikte benim için zor bir dönem başlamış oldu. Bir ayağım cezaevinde, bir
ayağım mahkemelerde. Yargıçlarla görüş ve kitap götürme izni alabilmek için
kavgalar... Kızımı görüş günlerde görüyordum ama bir kere olsun sarılmama izin
vermiyorlardı. Her mahkemesine gidiyordum. Andrea’yı ele veren haini de
görüyordum. Savcı bana her fırsatta akıl vermeye kalkıyor; 'Çocuklarınızın
yaptıkları ortada, o kadar sahiplenmeyin' diyordu! Ama onlar benim
çocuklarımdı; tabii ki sahiplenecektim.
Dava sonucu ve
yargılanmalarından sonra ikisi de ayrı cezaevlerine sevk edildi. Birbirinden
çok uzak yerler. İki haftada bir, birer saat görüş izni. Bir hafta Andrea’nın
görüşündeyim, diğer hafta Tom’un. Andrea’nın kaldığı cezaevine trenle
ulaşabiliyorum. Tom’un kaldığı cezaevine arabası olan arkadaşlarla gidebiliyorum.
O dönemde kabuslar ve korkular yaşıyorum. Ama arkadaşların dayanışması beni
ayakta tutuyor. Tahliye olduktan sonra bir süre yanımda kaldılar."
TOM'UN ÖLÜMÜ...
4 Kasım 1984 sabah
saat 4’te, Tilo Wolf'a gelen telefon, eşinin ölüm haberinin ardından hayatındaki
ikinci acı haberi verir. 19 yaşındaki Tom pencereden düşüp ölmüştür. Anne Tilo
şoktan felç geçirir, elini kolunu kaldıramaz, bacaklarını tutamaz durumdadır.
Psikolog yardımıyla kendini toparlayan Tilo'nun artık sadece Andrea'sı vardır.
Tom'un ölümünden
sonra ikisinin de yolu ayrılır; Andrea Münih'ten Frankfurt'a taşınır, annesi
ise 1986 yılında Guatemala’ya gider ve artık orada yaşamaya karar verir.
Guatemalalı yoksul kadınlar için projeler yapmak isteyen Tilo'nun aklı hep
kızındadır:
"Rüyamda
Andrea’yı görüyorum. Boylu boyunca yerde yatıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum.
Huzursuzum, telaştayım. Telefon yok burada. Derken uçağa binip soluğu Münih’te
alıyorum. Andrea’nın hastanede yattığını öğreniyorum. Trafik kazası geçirmiş.
Her gün yanındayım. Ağır yaralı ama yaşıyor. Kendine geliyor. Bu arada
O’na Guatemala’daki kadınlar ile ilgili projemi anlatıyorum. Seviniyor."
Tilo
Guatemala’dayken, Andrea polisin kıskancındadır; bitmek bilmeyen ev baskınları,
gözaltılar, tutuklamalar. Andrea dışarıdaki hayatından, yürüyüşlerden ve
eylemlerden fırsat buldukça annesini ziyaret eder. Annesini son ziyareti
1995'tir. Bu onların son buluşmasıdır, son günü ırmakta kayık gezisine çıkar
geçirirler ve birlikte bir fotoğraf çektirirler, bu onların birlikte çektireceği
son fotoğraf olacaktır.
ANDREA'NIN
KÜRDİSTAN GÜNLERİ...
Wolf, Guatalama'da
annesini ziyaretinin dışında devrimci hareketleri tanımak için Orta, Kuzey ve
Güney Amerika’ya da gider. Andrea yurt dışındayken 1993’te RAF, Weiterstadt
Cezaevi’ne bombalı saldırı düzenler, 200 kilogramlık bombayla sarsılan
cezaevi ağır hasar görür. Eyleme katılanlardan birçok kişi tutuklanır, Andrea
hakkkında da tutuklama kararı çıkartılır.
RAF, 1998’de
lağvedilmeden önce 1997 yılının başında Andrea Wolf önce Lübnan’a oradan da
Kürdistan’a giderek PKK'ye katılır; YAJK üyesi olur.
Kürdistan
dağlarında artık adı ‘Ronahî’dir. İsmini 1994 yılında Almanya’nın Newroz
kutlamalarının yasaklanmasını protesto etmek amacıyla arkadaşı Nilgün Yıldırım
(Berîvan) ile Mannheim
kentinde bedenini ateşe veren Bedriye Taş’ın-Ronahî’nin ismini almıştır.
Kürdistan
dağlarında tuttuğu günlüğüne 1 Mayıs 1997’de "Savaş makinesini
metropollerde susturmamız gerekiyordu, fakat olmadı, bize dağlardan başka
seçenek bırakmadılar" diye not düştüğü günlerde annesi henüz onun
Kürdistan yolculuğundan habersizdir:
"1997 yılında
Guatemala'dan Almanya’ya gittim, Andrea'yı arıyorum. Üzüntü yüreğimi
parçalıyor. Bir süre sonra ondan bana bir mektup ulaşıyor. 'Kürt kadın
arkadaşlarla dağlardayım. Burada koşullar ağır ama derinlikli. Bundan sonra
şehirlerde yaşamayı düşünmüyorum.'
Artık nerde
olduğunu biliyorum en azından. Ben de ona yazdım; 'Andrea gelip seni görmek
istiyorum.' Sonra haber yolladı. Gidişimi ayarlamaya çalışacağını söylemiş.
Uzun bir zaman yine haber alamadım. Bu arada Kürdistan ile ilgili kitap
okuyorum.
Eylül 1998'de
Andrea’nın bir kadın arkadaşı ziyaretime geldi. Bana bir de Andrea’dan mektup
getirdi. Son mektubu olacağını nereden bilirdim ki... Saklayıp gece yalnız
kaldığımda okuyorum; 'Beni merak etme ben
iyiyim. Arkadaşlar bana iyi bakıyorlar. Gelecek yıl dönüyorum.' Yazdıklarına
çok seviniyorum.
Bir kaç gün sonra
Andrea’nın arkadaşı bir yere gitmek üzere yola çıkıp iki gün sonra geri
dönüyor. Beraberinde Almanya’dan gelen başka bir arkadaş var. Yüzlerine bakıp
anlıyorum. Konuşuyorum, durmadan konuşuyorum. Ne diyeceklerini biliyorum. Onlar
konuşmasın diye konuşuyorum. Ama eninde sonunda susmak zorunda kalacağımı da
biliyorum: Andrea öldü, kızım Andrea öldü."
TİLO WOLF KIZINA
YAPILAN MEZARI GÖREMEDİ
Andrea 33
yaşındayken, 23 Ekim 1998’de Van'ın Çatak ilçesi kırsalında çıkan çatışmada sağ
yakalanıp vahşice infaz edildi. Yıllar sonra konuşan görgü tanıklarının
ifadelerine göre Andrea diğer 40 gerilla ile birlikte Keleh mıntıkası
yakınlarında topluca gömüldü. Yıllarca Wolf’un katledilmesine sessiz kalan
Alman makamları ancak 2005’te ölüm nedeninin araştırılmasına yönelik dava
açılmasını istedi. 2010’da ise AİHM Türkiye’yi 12 yıldır kızının akıbetini
soran, fakat hiçbir yanıt alamayan Lilo Wolf’a tazminat ödemeye mahkum etti.
Çatak’taki
katliama ilişkin yeni görgü tanıkların çıkması ve toplu mezarın yerine ilişkin
bilgilerin basında çıkmasının ardından dünyanın değişik ülkelerinden insan
hakları savunucuları 2011 yılında bir araya gelerek ‘Andrea Wolf ve Diğer
Savaşçıların Ölümünün Aydınlatılması İçin Uluslararası Bağımsız İnceleme
Komisyonu’ kurdu. Fakat komisyonun Kürdistan'daki incelemeleri birçok kez
engellendi.
Yıllarca kızının
cenazesini toplu mezardan çıkartıp Münih'e, oğlunun ve eşinin yanına gömmeyi hayal
eden Tilo Wolf ise geçirdiği ağır hastalığın ardından tedavi gördüğü Guatamala
City hastanesinde 23 Nisan 2013 günü yaşama gözlerini yumdu. Geride Guatemalalı
yoksul kadın ve çocukların yüreğinde bıraktığı birçok izlerle... Kızı Andrea
ise Kürdistan'da enternasyonalist bir gerilla olarak tarihe geçti, sadece Alman
değil dünya devrimcileri ile Kürt halkının özgürlük mücadelesi arasında köprü
oldu.
ANIT MEZARDA
ANDREA İÇİN NÖBET...
15 Eylül 2013'te
Andrea Wolf ve arkadaşlarının yattığı toplu mezar yakınlarında "Ronahî
Şehitliği" adıyla anıt mezar açıldı. Anıtın üzerinde Andrea'nın gülümseyen
fotoğrafının yanı başında Kürt kadınları günlerdir nöbetteler. Anıtın yıkım
kararına direniyorlar. Tilo Wolf, kızının ölüm haberinden sonra "Artık bütün
ailemi kaybettim" notunun yanına şu Budist şiiri yazmıştı, bir gün kızının
anıtının başında nöbet tutacak kadınları görürcesine:
"Sürekli inip
doğacaksın,
Yeryüzünün değişen
rahimlerinden.
Işığın içinde
yaşamayı öğreninceye kadar,
Yaşamın ve ölümün
bir olduğunu
Ve bütün
zamanlarda zamansız olduğunu.
Ta ki her şeyin
çileli zincirleri
Senin içinde
huzurlu bir halkaya dönüşünceye kadar.
Senin iraden
dünyanın iradesidir."